Recep YILDIRIM

Tarih: 27.11.2024 09:38

Öğretmenlik

Facebook Twitter Linked-in

“Ve Kiriş ve Temren” adlı öykümde liberal bir babanın oğlu olan, adı da bu nedenle Menderes olan şair bir genç, öğretmen sendikasında arkadaşını beklerken diğer masalardaki öğretmenleri gözlemler ve kendi öğretmenleri zihninden geçer: “Öğretmenlik, budalalığın mukadder olduğu mesleklerden biri; saygıyı peşin talep ederler ama saygın olmayı pek azı başarır.” der.

Kutsallaştırma, gerçekleri görmemizi zorlaştıran bir örtü oluyor çoğunlukla. Makamın kutsallığıyla makamı dolduranın saygınlığı, ne yazık ki, örtüşmüyor. Liyakat ölçüleri döneme, ideolojiye göre değişiyor. Makamı temsil eden kişinin, o makama hak ederek gelmediğine dair kanaat giderek güçleniyor. Bu durum ciddi bir güven krizine yol açıyor. “Hukuku boş ver, adamın olsun” anlayışı yaşamın her noktasında karşımıza çıkıyor.

Öğretmen yetiştirme düzenimiz kötü. Öğretmenlik, devlet memuru olmanın bir aşaması olarak görülüyor. Mülakat sistemi- kaldırılacağına ilişkin seçim vaadi bile vardı- torpil, kayırma ithamlarını doğrulayacak pek çok veriyi gözler önüne seriyor.  

LGS, TYT, AYT, KPSS, Mülakat trafiğinden sağlıklı bir ruh haliyle çıkmak mümkün değil. Diyelim bu süreçten istediğiniz bir sonuçla çıktınız, atandınız. Artık devlet memurusunuz. Peki, iyi bir öğretmen misiniz? Branşınızın gerektirdiği bilgi ve yeterliliğe sahip misiniz, öğretme yeteneğiniz var mı, bu anlamdaki formasyonunuz denetlendi mi; kişiliğiniz, sabrınız, tutumunuz bu mesleğe uygun mu? Hepsi yanıtlanması gereken sorular. Planlamanın titizlikle yapılması gereken süreçler.

Öğretmenliğin öteki mesleklerden farklı duygusal, düşünsel, ruhsal motivasyonları olduğu bir gerçek. Öğretmenliğe devletin yüklediği misyonla çatışmanız olabilir ama öğretmen olarak kendinize yüklediğiniz bir misyon olmalı. O misyon sizi “saygın “kılmalı.

24 Kasım Öğretmenler Gününüz kutlu olsun. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —