Recep YILDIRIM

Tarih: 31.01.2024 20:20

Özel Öğretim

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde dershane, kurs kavramı tartışılagelmiştir. 1980 12 Eylül darbesiyle 1402’likler denilen bir kesim oluşmuştu. Günümüzdeki adı KHK olan bu kesim devlet kademelerinden uzaklaştırılan çoğu memur, öğretim üyeleri ve öğretmenlerden oluşuyordu. Öğretim görevlileri, öğretmenler dershane adıyla küçük girişimlerde bulunuyor, öğrencileri çeşitli sınavlara hazırlıyorlardı.

Tank sesiyle uyanmaya alışmış bu kuşak, dershane işletmecisi olduğunda da düdük sesi bekledi durdu. Düdük çalacak, iş yerleri kapanacak tedirginliğiyle yıllarca kurdeşen döktüler. Kurs yönetmeliği vardı ama dershane yönetmeliği yoktu. İnsanları sınava hazırlamak gibi bir girişim alanı belli ki devlete anlamlı gelmemişti. Öyle ya insanlar sınava girerler, başarılı olanlar yoluna devam eder, başarısız olanlar kısmetlerinde ne varsa onu yaşarlardı.

90’lar dershaneciliğin altın yılları oldu. MEB öğretmenleri devlet memuriyetinden istifa ediyor, tanınmış öğretmenler transfer ücretleriyle başka bir dershaneye geçiyor, özel ders piyasası kıran kırana mücadelelere sahne oluyordu. Test yayın üretim merkezleri kuruluyor, matbaalar harıl harıl test kitapları basıyordu.

Dershaneciliği, Anadolu lisesi, üniversite kazandırma alanı değil örtülü senaryolarını gerçekleştirme alanı olarak gören bir kesim (FETÖ) sürekli el yükseltiyor, devlete yerleştirdiği kadrolarla küçük işletmelerin boğazını sıkıyor, onları oyun alanı dışına çıkmaya zorluyordu. O dershanelere gitmek, hayatta bir yerlere gelmek için referans oluyordu. Küçük işletmelerin şansı giderek azalıyordu.

Derken düdük çaldı. Dershaneler kapatıldı. Yerine “Temel Lise” adıyla okulcuklar oluşturuldu. Temel Lise olmaya hak kazanmış (temiz kâğıdı almış) dershanelere dönüşüm taahhütnamesi imzalatıldı. İçerik olarak “belirlenen tarihte bahçeli, yönetmeliklere uygun bir binaya geçmezseniz öğrenci başına ödediğimiz teşvikleri faiziyle geri alırız” anlamına geliyordu bu taahhütname.

Toplumun bu kadar çok özel okula ihtiyacı var mıydı, bu sürdürülebilirliği ne kadar gerçekçi ölçülmüştü, kalite denetimi nasıl ve ne sıklıkla yapılacaktı? Google’da “satılık okul” ilanlarına bir göz atmak bir hayli fikir edinmemizi sağlayacaktır.

Kurs yönetmeliği yeniden değişti. Dershanecilik eski günlerine yakın bir seyir izliyor. Düdük sesi fobisi devam edecek mi, geçmişte mi kaldı? Yakında anlarız. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —