6 Şubat anması için Samandağ’da vücut bulan “Geri Döneceğiz” İnisiyatifi beni düzenleyecekleri panele davet etmişti. Bu nazik davete hayır diyemezdim. Samandağ; kültürel dokusu, muhalif kimliği, sanatsever yapısı dolayısıyla ilgimi çok çeken bir ilçeydi. Ayrıca bu inisiyatif grubunun değerli ismi Bilgin Neşe öykü kitaplarımı okuyan, satır aralarına kadar değerlendirebilen gerçek bir edebiyatsever arkadaşımdı.
Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği üyeleri ve dernek dostlarımız beni yalnız bırakmadı. Bir minibüs tuttuk. Sahil yolundan Çevlik’e yol aldık. Yolun durumu fena sayılmazdı. Sağa sola düşmüş kayalar elbette tedirgin ediciydi. Kaya düşme olasılığı hâlâ yüksek. Ne var ki manzaranın muhteşemliği korkumuzu baskılıyor. Kale köyünden sonra hem Akdeniz’i hem Ortadoğu’yu hem de Afrika’yı hissedebiliyorsunuz, sanki sınırlar eriyor Kenan ülkesine doğru akıyorsunuz. Kel Dağ’ın tepesindeki kar, dedelerimizin yatarken başlarına geçirdikleri “tarbuş”a benziyor. Manzara minibüsteki her bireyi ayrı etkiliyor, her birey; gördüğü kayadan, tepeden, denizden, kuştan kendi hafıza göllerine dalarak çok kişisel anlamlar çıkarıyor. Bir vecd iklimi sarıyor minibüsü.
Samandağ’ın merkezi özellikle üçüncü depremde büyük yara almış. Ayakta duran yapı görmek zor. İş makineleri harıl harıl çalışıyor. Toz bulutu artık kanıksanmış. Yollar çukur çukur. Gözünüz kederin olağan manzaralarıyla bulanıklaşıyor, iç yolculuğunuz başlıyor. Yitiriş sözcüğü koca bir ensar çivisi gibi saplanıyor beyninize.
Belediyenin konferans salonu ilgili insanlarla dolu. Konuşmacı arkadaşlardan Edip Yeşil derneğimizin de kadim dostu. Diğer konuşmacı şair Mehmet Düşer, zarif üslubu ve hayranlık verici sesiyle dinleyenleri mest ediyor. Mehmet Düşer şiirlerini hem Arapça hem Türkçe yazıyor, coğrafyasının ve kültürünün önemli bir taşıyıcısı olmayı hedefliyor. İzleyiciler değerli sorular soruyorlar, her panelisti anlaşılmanın bahtiyarlığına eriştirecek sorularla ortam “iyi ki buradayım ve bu anı yaşıyorum” duygusu kazandırıyor biz konuşmacılara.
Yad etmenin bir kültürün öldüğünü kabul etmek anlamına geldiğini vurguluyorum ısrarla, önemli olanın birlikte yaşama kültürünü diri tutmak olduğunu yazdıklarımla örneklendiriyorum. İyi, güzel olanın yitip gitmemesi gerektiğini söylüyorum.
Dönüş yolunda sahilde salaş bir balık lokantasında kilolarca balık, karides, salata, şalgam, değişik mezeleri, döner ayran parasına tıka basa yediğimizi söylemeden geçemeyeceğim, değişik ikramları ise anlatmayacağım.
Gezi ve panel hepimize iyi geldi. Muhabbet insana insan olana. Hatay ayağa kalkacak, birbirimizle konuşur, paylaşır, dayanışırsak daha çabuk ayağa kalkacak.