Recep YILDIRIM


Şaşırmak

Recep YILDIRIM


Şaşırmak ne müthiş bir duygudur. Günlük hayat tekdüzedir insan için. Rutin olması kaçınılmazdır. Yaz gelecek ardından kış; gün doğacak ardından gece olacak. Ağaçlar çiçeğe duracak ardından yaprak dökecek; otlar yeşerecek ardından solacak. Doğacağız, büyüyeceğiz ve öleceğiz. İnsanın gönlü şenlenmez tekdüzelikte, yarının ne getireceğini bilmemek aslında tedirgin edici bir sevinçtir.

Bin yıldır söylenen türküler var, düğünlerde söylenen maniler var, ata sözleri var. Halk oyunları bin yılları aşan bir temaşadır. Aşk da ayrılık da sıla da gurbet de hasret de insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın rutinidir ama her insan biriciktir. Saydığım olgular da duygular da her insanın ayrı ayrı yaşadığı şeylerdir. Bu nedenle yinelenmesi sıkıcı değildir tersine insana bir geleneğe bağlanma kıvancı yaşatır.

Sanatçılar romanlarında, öykülerinde insanı şaşırtmayı severler. Maupassant, Alphonse Daudet, O Henry; bizde Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay öykülerini sürprizle bitirirler. İnsana “vay canına” dedirtmeyi severler. Sait Faik Abasıyanık ise kullandığı muhteşem ifadelerle insana “vay canına” dedirtir.

Şaşırmak, insanın merak duygusunu diri tutar. Bir zamanlar ansiklopediler bu duyguyu diri tutardı. Şimdi bilgisayarlar-artık elimize, cebimize sığıyorlar-bu görevi üstlendi. Onlarca yapay zeka uygulaması insanı şaşırtacak hızda dünyayı gözünüzün önüne seriyor.

Şiir okuyun, öykü, roman; sergilere gidin, konserlere katılın; konferans dinleyin, panellere katılın. Hayata bunlarla akın. Çok şaşıracaksınız ve hayata daha sıkı bağlanacaksınız.