Recep YILDIRIM


Seçme/Seçmen Davranışları Üzerine

Recep YILDIRIM


Seçmen kartlarınızı alıyorsunuz. 
Sıraya giriyorsunuz. 
Kimliğinizi uzatıyorsunuz. 
Listedeki yerinizi buluyorsunuz. 
Mühür ve pusulaları alıp kabine giriyorsunuz. 
Vicdanınızla baş başasınız. 
Mührü kaldırıp tercihinize basıyorsunuz. Dilerseniz oy ayrım ve sayım işlemleri esnasında seçim salonunda müşahitlik yapabiliyorsunuz ya da evinize gidip seçim yasakları bittiği andan itibaren seçim sonuçlarını il il, ilçe ilçe televizyondan naklen izleyebiliyorsunuz. 
Sandığa gelene kadar tüm siyasi partiler ve adaylar, benzer propaganda aygıtlarını kullanıyor. Ses cihazlarıyla donatılmış minibüsler cadde cadde, sokak sokak geziyor. Her köşe başında elinize broşür sıkıştırıyorlar. Esnaf ziyaretleri, dernek ziyaretleri, STK ziyaretleri, ev ziyaretleri; taziye çadırlarına gitmeler, düğün, nişan, sünnet törenlerinde boy göstermeler… Aylardır yanmayan sokak lambaları değiştiriliyor, çukurlar yamanıyor, kaldırımlar onarılıyor, çöpler toplanıyor… 
Her siyasi yapı hem yeni seçmen kazanmak istiyor hem de mevcudu korumak istiyor. Bu dönemin önemli fiillerinden biri: konsolide etmek. Konsolidasyon kâh gönül alma ile sağlanıyor kâh tehditle. Tehditler değişik nitelikte olabiliyor. Hain ilan edilebilirsiniz, yolsuzluk yaptığınıza dair imalar veya doğrudan suçlamalarla karşılaşabilirsiniz, işe aldırdığınız yakınların işten atılabileceğini size sezdirebilir, kötü bir fotoğrafınızı basına sızdırılabilirler. Ailenize çamur atabilirler. 
Adaylar, seçmenlerinin vücut dilini çabuk çözerler, vaatlerini buna göre sıralarlar. İşin mi yok sana iş, yolunuz mu yok size asfaltın en hasından yol, köprü mü lazım o iş bizde… Vaatlerin sınırı yok. %90’ı gerçekleşmeyecek ama ne gam bir dahaki seçime inşallah! 
Sağ politika, seçmenin kabin içindeki davranışını istendik sonuçlar almak için belirleme konusunda soldan daha başarılı. Sol, miting alanını dolduran kalabalığa, elini sıkıp öpen ve oyum sizin diyen insan sayısına bakıyor, sonuç da genellikle hüsran oluyor. 
Yerel seçim arifesindeyiz. Belediye başkanı seçeceğiz. Yıllardır “kimin komşum olmasını dilerdim” sorusunun cevabını bulmak amacıyla dinledim adayları. Billboardlarına, mesajlarına, sloganlarına yine aynı cevabı almak için göz kulak kesildim: “Bu vatandaşla komşu olsak anlaşabilir miyiz?” Çocuk eğitimi nasıl, çocuklarımız anlaşabilir mi? Eşine nasıl davranıyor? Çöpü kapıya mı bırakıyor, ayakkabıları kapı önünde mi, içerde mi? Kötü gününde yanında mı, iyi gününde sevincine ortak mı? Site ya da apartman yöneticisi olsa adil, namuslu ve hakkaniyetli davranabilir mi? Ortak yaşam alanlarına saygılı mı? Kültürel farklılıklara hoşgörülü mü?  
Bu insan komşum olabilir inancı oluşuyorsa içinizde gönül rahatlığıyla oy verin adayınıza.