Meral Tabakoğlu TOKSOY


SEYİRCİ KALMAYIN

Meral Tabakoğlu TOKSOY


Vatandaş olmanın yükümlülüğünü aşağı yukarı hepimiz biliriz. Belli başlı vatandaşlık görevlerimiz vardır; “Çevreye veya topluma katkı sağlayan davranışlarda bulunmak, oy vermek, vergi ödemek, devlet malını korumak ve ona zarar vermemek” gibi konular vatandaşlık görevleri arasındadır. 

Çevremize katkı sağlayan davranışların başında çevreye, doğaya saygılı olmak geliyor. Çevre kirliliğine doğaya veya sokaklara gelişigüzel atılan evsel atıklar, molozlar, ambalajlı maddelerin kutuları, poşetler vb. gibi birçok şeyleri bırakarak bizler neden oluyoruz. Fabrikaların, taş ocaklarının, maden ocaklarının havaya ve sularımıza karışan zehri, soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, sebze ve meyvelerimizi, denizlerimizi, sayısı günden güne azalan göllerimizi kirletiyor, kendi elimizle yarattığımız sorunları anlamazdan, bilmezden geliyoruz. Bilenlerin bilmeyenleri ya da başka bir deyişle, sorumluların sorumsuzları alt etmesi gerekiyor. Başka çıkar yol yok gibi…
Elimizde süpürge ve kürekle sokakları temizlemek görevimiz değil, ama kirletmemek görevimiz. Bu konunun çoğu kişi tarafından ciddiye almaması durumun vahametinin kavranmadığı veya çıkarlarına ters düştüğü için olabilir. 

Yediği yiyeceğin içeceğin ambalajını, içtiği sigaranın izmaritini sokağa atarken hiç rahatsızlık duymayanların kendilerini savunma şekli daha şaşırtıcı; 'belediye temizliyor!' Her konuda olduğu gibi eğitimin önemi burada da karşımıza çıkıyor.

Çocukluk günlerimizin anıları arasında yer alan, annelerimizin sabahın erken saatinde avluyla birlikte evin önündeki yolu süpürmeleri ne kadar da olağandı. Çoğu da okul yüzü görmeyen kadınlarımızdı… 

Bunun anlamı eğitimi değersizleştirmek gibi algılanmaz sanırım. Eğitimin önemi tartışmaya açık bir mevzu değil. Bunun bir ahlak meselesi olduğu kanısındayım. Yıllar önce mahallemizdeki parkın kamelyalarına, durağın camlarına zarar verilip sürekli kırılması üzerine parkın hemen yanındaki okulun müdürü ile görüşmeye gitmiştim. Müdürün kadın olması daha kolay iletişim kurma düşüncemi boşa çıkarıyor. Son derce ilgisiz bir tavırla karşılaşıyorum. Oysa tek derdim yaşadığımız çevrenin daha yaşanır, medeni insana yaraşır olmasıydı. Okula gelip giderken öğrencilerin çoğu parkın içerisinden geçen yolu kullanıyor. Bu geçiş sırasında hem parkı kirletiyor hem de demirbaşlara zarar veriyorlar. Benim müdürden ricam ise bu konuda çocukları zaman zaman uyarmalarıydı. 

Hatta bazı günler parkta çevre temizliği yaptırmalarının, çocuklara çevre bilincini aşılayacağı fikrimi de beğenmiyor. Elinde yapmakta olduğu işle ilgilenmeye devam ederek, yüzüme bile bakmadan başından savmaya çalışmasını eğitimci bir kadınla bağdaştıramıyorum…

CNN Türk’te Güven İslamoğlu’nun (Doğa ve Çevre Programı Yapımcısı. Doğa Aktivisti. Sürdürülebilir Yaşam konuşmacısı) sunduğu, “Seyirci Kalmayın!” isimli bir kamu spotu vardı. “ÇEVKO’nun” (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı) sponsorluğunda çekilen dikkat çekici, faydalı bir programdı. Hala devam ediyor mu diye kontrol ettim ama yeni yayın bulamadım. (“Yeşil Doğa” isimli çevre sorunlarını ele alan, başka bir programı da var. Sanırım o devam ediyor.) Program ilk önce adıyla mesaj veriyordu zaten. Seyirci Kalmayın diyerek. 

“ÇEVKO Vakfını” kısaca tanıtmakta yarar var. Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımlarıyla sürdürülebilir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kår amacı gütmeyen bir vakıftır. 

Seyirci kalmayın mesajını çok önemsiyorum. Ben istesem de seyirci kalamıyorum. Gerçek şu ki sokağa atılan o çöpü evimin içine atsalar ancak o kadar üzülebilirim…
Herkes şahit olduğu kural dışı, toplumu alakadar eden durumlarda o kişiyi uyarmalı veya ilgili birimlere bildirmeli diye düşünüyorum. Ne kadar fayda sağlar? Onu o zaman görürüz en azından bir şey yapmış oluruz değil mi? 

Kimsenin diğeriyle uğraşmak istememesi de anlaşılır bir durum. Neredeyse Texsas’a dönmüş, beline silahı sokanın güç sahibi olduğu, sudan sebeplerle can alınan günlere gelinmişken…  

Yasalarımızda çevreyi kirletmek suç ve bunun cezası da var. Ama uygulanmayan yasalar bir işe yaramıyor. Peki bu yasalar niye var onu da bilmiyorum.
Belediyelerin bu konuda harekete geçmeleri sevindirici. 

Yaşadığımız şehirde de bu uygulamanın başlanacağı duyurulmuş olsa da henüz uygulamaya geçilmediğini görüyoruz. Tez zamanda çözüme yönelik çalışmalar yapılması hepimizin yararına olacaktır.

Temiz, sağlıklı bir çevrede yaşama dileğimle…

Cevko.org.tr sayfasından yararlanılmıştır.