Halit KATKAT


Şiddete ve sömürüye karşı tek çare örgütlenme

Halit KATKAT


Artan sokak eylemleri nedeniyle sokak köşesinde bir erkeğin kadına saldırması haberini görünce aklıma daha önce seyrettiğim belgesel geldi; büyük bir akrep yürüyor, bir karınca geldi akrebi arka bacağından yakaladı. Karınca küçük, onun belki yirmide biri kadar. Akrep, sokmak için iğnesini sağa sola çevirerek onu aradı. Ama iğnesini ona bir türlü ulaştıramadı. Akrep canlandıkça başka karıncalar geliyordu. Saniyeler içinde orada bir karınca ordusu birikti. Her biri bacağından, biri zehrin bulunduğu kuyruğundan, biri sırtından ısırmaya başladılar. Akrebin her tarafını sardılar. Sonunda onlarca karınca birikince akrebin kıpırdayacak hali kalmamıştı. Karıncalar kendilerinden çok büyük ve silahlı gücü, zamanında bir araya gelme becerisiyle, kendi güçlerini birleştirerek alt etmişlerdi.

Yine aynı yerde bu karıncalardan dört beş kat büyük başka bir karınca, bu karıncalardan birini yemek için yakaladı. Arkasından bacağına başka bir karınca yapıştı. Çok sıkı yapışmıştı. Büyük karınca ne kadar silkelese da onu düşüremiyordu. Bu arada diğer karıncalara sinyal gitmiş olmalı ki onun etrafını onlarca karınca sarıp kıskıvrak yakalayıp götürdüler.

Kendimin bizzat tanık olduğum başka bir olay da arılarla ilgili: Arılara bakıyordum büyük bir eşek arısı kovanın önünde dolaşıyordu. Eşek arısı normal bal arılarının birkaç misli büyüklüğünde… Bal arıları kovanın önünde kümelenmişlerdi. Eşek arısı kovana yaklaştığında onlar hep beraber arka ayakları üzerine yükselerek onu yakalamaya çalışıyorlardı. Sonunda eşek arısı arılardan birini kapmak için yaklaşınca bal arıları onu ayaklarından yakaladılar ve bir top halinde hep beraber yere düştüler. Eşek arısı arılar tarafından sarılmıştı. Topak içerisindeki yüzlerce arı onun etrafında sürekli hareket ederek bir süre sonra onun ölüsünü hareketsiz yerde bırakıp ayrıldılar.

Düşündüm bizim insanlar olarak çok hızlı sinyal veren iletişim aletlerimiz var, cep telefonlarımız var, son teknolojiye sahibiz ama ıssız bir sokakta bir kadına, bir çocuğa ya da bir bireye yapılan saldırıyı önleyemiyoruz. Ya da bir patron bir işçiyi işten atıyor ama diğer işçiler korkudan ses çıkaramıyor. Karıncalardan ve arılarda farkımız nedir? Bu soruya dini inanç açısından bakan biri hiç kafa yormadan “Allah onları öyle yaratmış” der geçer.

Ama bilimsel açıdan baktığımızda farkımız, onlar kadar örgütlü olmayışımızdır. Farkımız, onların bizden milyonlarca yıl önce doğadan öğrenip öğrendiklerini genlerine kaydetmiş olmalarıdır. Onlar kolonilerini korkusuzca ve ölümleri pahasına savunurlar. Ama biz insanlar, elimizde akıllı telefonlar ya da gelişmiş sinyal cihazları olduğu halde bir bireye saldırıldığında oraya anında güvenlik ya da sivil beş on kişiyi bile toplayacak bir örgütlenmeye sahip değiliz. İşçilerin “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” anlayışına göre örgütlenmiş sınıf sendikalarının olmayışıdır. Bu şekilde dünya ölçeğinde örgütlenmiş işçi ve emekçi sınıflar karşısında hiçbir güç, ne kadar silahlı olursa olsun, duramaz.