Halit KATKAT


Siyaset ve işçi sınıfı

Halit KATKAT


Bugün 1 Mayıs, İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü kutlu olsun. İşçiler bu sözü sadece kendi sendikalarında birlik, sadece sendika üyesi işçilerle birlik olarak almamalı, sendikalı sendikasız bütün işçilerle birliği, bir bütün olarak sınıfın birliğini anlamalı. Dayanışmayı sadece direnişteki işçileri ziyarete ya da basın açıklamasına katılmaya indirgememeli; ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için…’ İlkesini hem kendi arkadaşları için hem de hem de sendikalar arasında uygulamalılar.  Mücadeleyi de sadece ücretleri artırma hedefiyle sınırlamamalı, sınıfın sömürüden kurtuluşu hedefine bağlamalılar.

İşçi sınıfının bilimini yazan K. Marks “Benden önceki filozoflar dünyayı anlamaya çalıştılar, ama aslolan dünyayı değiştirmektir.” diyor ve dünyayı değiştirecek güç olarak ta işçi sınıfını görüyor. K.Marks ömrünü sömürüsüz bir dünyanın ancak işçi sınıfının mücadelesi ile mümkün olacağını görüyor ve bunu “Bütün ülkelerin işçileri birleşin.” ilkesi ile özetliyor.  

Maddi dünyanın değişmesi tarım ürünlerinin, sanayi ürünlerinin, her türlü gelişmiş elektronik aletlerin ve içinde yaşadığımız evlerin projelendirip yapılması, yani insanın mağara yaşamından modern yaşama geçmesi, kafa ve kol emeği sayesinde olmuştur. Binlerce yıldan beri insanlığa hizmet eden ve dünyanın yaşanılır olmasını sağlayan bu işçi ve emekçiler hiçbir zaman devlet yönetiminde yer alamamışlardır. Burada işçi sınıfının Sovyet Devrimindeki rolü akla gelebilir. Evet, orada işçi sınıfı parti önderliğinde devrim yapmıştır ama daha sonra da sistemi işçiler değil parti yönetmiştir. Diğer ülkelerde bu devrimin yansımaları olmuştur ama yaklaşık kırk yıllık devrim sürecinden sonra sistem kapitalizme dönmüştür. Hatta daha eskiye gidelim 1789’da Fransız devrimi sırasında baskıya, yoksulluğa ve adaletsizliğe karşı ayağa kalkan işçi ve emekçi halk kitlelerinin önderliğini kapitalist burjuvazi ele geçirmiştir. “Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik” sloganını kullanarak ile işçi ve emekçileri arkasına takan burjuvazi feodal krallık rejimin yıkıp burjuva kapitalist sistemi kurmuştur.  

En eski çağlardan beri sömürücü sınıflar bir taraftan onların sırtından servetler yaparken diğer taraftan toplumu da onlar yönettiler, tarih de onlar tarafından yazıldı.

Bugün sınırsız sayıda kurulan, amipler gibi parçalanıp çoğalan siyasi partiler, işçi ve emekçilere birlik berberlik nutukları atarak, propaganda yaparak onların oyunu alırken hizmeti büyük sermaye guruplarına götürmek için yolu açma çabasına girerler. Örneğin ülkenin topraklarını, yer altı ve yer üstü zenginliklerini uluslararası sermayenin talanına açmak için meclisten yasa çıkarırlar. İşçiler için yasalar, ancak işçi sınıfının üretimden gelen gücünü kullandığında çıkarılır.  İşçi sınıfının ekonomik ve siyasi mücadelesinin tek adresi sınıf sendikaları olmalıdır. İşçi sınıfının partilerden medet umması bölünmesine ve hak kayıplarına yol açar.