Yüreklerimize ateş salan görüntülerle kavrulduk. Yine öldürülen bebekler, kadınlar, yaşlılar…Yerlerde sürüklenen, ağaç altında, sokakta infaz edilen insanlar…Kan, kan, kan…Vahşetin her türlüsü sergileniyor.
Satranç masası devrildi bir süre önce. Şah sanılan kaçtı. Vezir sanılan piyon çıktı. Kalelerin altında ray varmış meğer istedikleri yere çekildi. Filler ahıra girdi. Piyonlar kendilerini paşa sanıyor. Orta Doğu üzerine yazan pek çok kalemden bu coğrafya hakkında tarafsız yorum yapmanın çok zor olduğunu yıllardır okurum. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını söyler dururlar, haklılar. Yine de şu soruya verilen yanıt bazı tespitler yapabilmemizi kolaylaştırır: Kim kazançlı çıktı?
Görünüşte kazançlı çıkan ABD ve İsrail. Lübnan’daki askeri yapı dağıtıldı, İran, coğrafyadan kovuldu. Kırk Golan edecek kadar arazi kuşatıldı. Gazze unutturuldu. Filistinlilere tehcir göründü. Daha ne olsun?
Mezhep çatışmaları meselesi Hatay’ı ve tüm Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Yakın tarihimizde yaşananlar hâlâ belleğimizde, beynimizi güve gibi kemiriyor. Pogromu hatırlatan görüntüler bir öfkenin yeniden parlamasına yol açıyor. Savaşan birliklerin birbirini öldürmesinden söz etmiyorum. Sivil insanların mezhebi nedeniyle katledilmelerinden söz ediyorum. Bir kadının, bir yaşlının, bir bebeğin öldürülmesi insan olanın karşı çıkmasını gerektirir. Bu ölümlere öldürülenlerin mezhepleri nedeniyle sahip çıkmak ne kadar alçaklıksa bu katliama ses çıkarmamak, kınamamak da insanlıktan uzak düşmek anlamına gelir.
Çevremizdeki bütün ülkelerin silahlarını yağladığı bir dönemde akılcı olunmalı, nefreti besleyecek ifade ve yorumlardan kaçınılmalı.