Nurullah ER


TARİH

Nurullah ER


 İnsanlık, varoluşundan bu yana kesintisiz bir oluşum yaşamıştır.

Kendisini, geçmişte olduğu gibi, her adımda daha güzel bir geleceğe doğru akıp gittiği kadar, bu gidişata engel olmak isteyenlerin arasında ortaya çıkan bir oluşum var olmuştur.

Tarih, işte bu oluşumun öyküsüdür.

Dünü anlatır, günü yaşatır, geleceği aydınlatır.

Ve bir bilimdir tarih.

İnsanlık tarihi, insan toplumunun doğuşuyla başlıyor.

İnsanlık, mağara döneminden bu yana sürekli bir ilerleme içinde evrilmiştir ve bu ilerleme, daha güzel bir dünyanın kuruluşu adına, geleceğe uzanmaktadır.

Emperyalizm, her dönem, dünya barışı karşısında korkunç saldırılar yaratmıştır.
Umut kadar, umutsuzluğun ve yılgınlığın alabildiğine yaygın olduğu böyle dönemlerde, geçmişten, günümüze kadar yaşanan süreçte; devrimciler, demokratlar, aydınlar ve işçi sınıfı emperyalizmin saldırları karşısında verdiği mücadeleyle  insanlık tarihine katkı sunmuşlardır.

Emperyal güçlerin ve yerli işbirlikçilerin göremediği belki de bu.

Ya da korktuğu!

Onlar için, ne kadar korkunç ve ürpertici olursa olsun, tarihin bu gerçeğini, daha geniş boyutuyla ortaya koyma her dönem kaçınılmaz bir görev olmuştur.

Böylesi kahredici koşullara karşı verilen mücadele, yarın için umutları tazelemenin güvencesidir.

Tarihimizle çok övünmemize rağmen en az bildiğimiz bir konudur.
Başkalarının tarihini de hiç önemsemeyiz, önyargılı bakar küçümseriz.
İnsanlık tarihini ise aklımıza getirmeyiz.

Egemen ideoloji, kitlelere yanlış tarih bilincini aşılamak için, her konuda çarpıtma yapmış, olayları sis perdeleriyle gölgelemiş, ders kitaplarını askeri zaferler, içi boş fetih öyküleriyle doldurmuştur.

Halbuki o çağlarda; bir hırs uğruna, bir çıkar uğruna nice insan ölmüş,ezilmiş, horlanmıştır.

O güzel insanlar, bu güzelim dünyada savaşlarda ölmeye değil, yaşamaya gelmişlerdi.

Tarihin geçmişte olup bitmiş bir şey olmadığını, bugünüde sarıp sarmalayan, yarınlara uzandığını bilmemiz gerekir.

Tarih, dünü anlatırken, bugünü aydınlatır, yarınlar içinde bir şey söyler.

Tarihden ders çıkarmazsan tekerrür eder.

Tarihçiler,geçmiş yüzyıllardan kalan aklın ve beğeninin o soylu mirasını saptamaya çalışırken, yaşadığı çağın insanlarına, doğru bir tarih  bilinçi aşılamakla görevlidirler.

İnsanlığın en büyük düşmanı bilgisizliktir.

Hele hele de tarih bilgisizliği.

Kökü burada/ Yüreğimde/ Yaprakları uzaklar da bir çınar/ Islık çala çala göçtü bir çınar/ Demek ki göçtü usta/ Kaldı yürek sızısı/ Geride kaldı./

Büyük ozan Hasan Hüseyin’in, Orhan Kemal anısına, “Haziran’da Ölmek Zor” dizleri, geçmişi, geleceğe bağlayan bir tarih gerçeğidir.

“Şiir yazanlar, türkü söyleyenler, kanun yapanlardan daha güçlüdür.” demişler.

Dünyaya biraz da o pencereden mi baksak?