Sadullah ÇAĞLAR


TARIM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Sadullah ÇAĞLAR


Bir zamanlar tarımda Türkiye, Dünya genelinde buğday ambarıydı. Elinde traktörü olmayan, hayvanla yani camızla ya da kendi emeğiyle toprağı işleyen köylü insanı Avrupa’ya buğday gönderiyor, pamuk, pirinç ihraç ediyordu. Zonguldak ve çevresinde kömür üretiminde rekor kırılıyordu.

Peki başta Belen olmak üzere bütün ovayı kuşatan üzüm bağları neden kurudu? Güzelim Amik ovasının gölü neden kurutuldu? Ülkenin sayılı göllerinden olan Amik Gölü bütün çevrenin su ihtiyacını karşılıyor ve av hayvanlarını besliyordu.

Batı dünyası sanayi devriminden önce toprak reformu yaptı. Böylece köylerden şehirlere göçü önlediler. Ne oldu köylünün emeğinin karşılığını verip buğdayını alan Toprak Mahsulleri Ofisi ya da pamuğu değerinde alan Çukobirlik, hepsi maziye karıştı. 

Aslında köyden kente göçün başlangıcı 1950’li yıllar. Kitlesel göç sonucunda köyler ıssızlaştı. Sanayi devrimi yapan ülkeler ise fabrikaları köylere götürdü ve sonuçta köyden kente göçü önledi. 
Şimdi günümüzde hastalığın adını koyup nasıl önlem alınması gerektiği hiçbir partinin gündeminde yok. Örneğin Çukurova veya Konya Ovası saatlerce gitmekle bitmez. 

Tarsus’un üzüm bağları ya da Hassa Hacılar köyü çevresi üzüm bağlarıyla hala ayakta durmaya çalışıyor.  Hacılar Köyünde babamın iki tane bağı vardı ayrıca Kırıkhan’da manifatura dükkanı vardı. Geçtiğimiz yıllarda yakınlarımı ziyaret için köye gitmiştim. 

Köy sanki boşalmıştı, geçmişte kasabayı andıran inanılmaz yayla iklimiyle ve güzelliğiyle kuşanmış köy, boşalmış, adeta eski canlı günlerini arıyordu. Günümüzde bölgenin en teknik diş uzmanları Kırıkhan’dan çıktı. Tıp uzmanları Hacılar Köyü üzümünün insan beynini beslediğini anlatırlar. Örneğin köyün üstünde Sarıkız diye çamlık yüksek dağ yamacı ve çamlığın alt kesimindeki ova üzüm bağlarıyla süslenmiş bir güzellik vadisidir. 

Ama vadi ıssız kalmıştır. Eğer vadiye ve ovanın çevresine konserve ve tekstil fabrikaları yapılsa bölge yeniden gelişir. Coğrafya olarak bu kadar zengin ve verimli topraklara sahip olmamıza rağmen araziler yeteri kadar verimli işlenmiyor. 

Dünyanın en iyi tütününün Türkiye’de yetiştiği söylenmesine rağmen bazı bölgelerde tütün ekimi yasak. Tekelin tasfiye edilip vitrinlerde yabancı marka sigara paketlerinin gösteri yapmasına ne diyeceğiz? 

Şeker fabrikaları ve onları besleyen köylünün geçim kaynağı olan pancar ekimi olmadan nasıl şeker üreteceğiz? Toplum yoksulluğu nasıl aşacak?  Ne demişti Nazım, köylünün toprağa ihtiyacı var, toprağında makinalara. 

Peki çözüm nedir? Köylerin canlanması. Toprak reformu, köye dönüş ve kent nüfusunun dengelenmesi için gerekli. Çözüm devletçi karma ekonomi. Bu tür ekonomi Batı’da uygulandı. Örnek İngiltere’de sanayinin başlangıcı Londra. 

İngiliz ana muhalefet partisi yani İşçi Partisi özelleştirme programını ret ederek,  demiryolları ve Londra Metrosu’nun satın alınarak devlet tarafından işletilmesini önerdi.

Geçmişte sanayileşmeyi başlatmış olan çağın en ileri ekonomisine sahip Britanya İmparatorluğu bugün devletçi ekonomiyi öne koymak zorunda kaldı. 

Komşumuz Yunanistan tarımda çok gelişmiş üstelik gemi taşımacılığında Avrupa’yı aşmış, ama İ.M.F.’ye aşırı borçlanmış ve çalışanlarına maaş ödeyemeyecek dönemler yaşadı. Batılı bir ekonomi uzmanına göre, İ.M.F.’nin girmiş olduğu ülkelerde sefalet eksik olmaz. İşte Mısır ve Yunanistan örnekleri.

Bir dönem kendine yeten Türkiye’nin parası dolarla eşdeğerdi. Genel olarak bütün sorun hukuk devletinin eksiksiz olması yani hürriyet sistemi içinde kalkınma. 
Türkiye uzun yıllardan beri liberal ekonomi ile yönetildi fakat geri kalmışlığını aşamadı. 

Cumhuriyetçi Sen Just 1789 tarihinde şöyle der; ’Bir Cumhuriyet mi kurmak istiyorsun önce milletin karnını doyur, aç insan için hürriyet bir anlam ifade etmez’.   

Genelde köyden kente göç köylerde tarıma dayalı ekonomiyi durdurmuştur. Çözümü toprağı canlandırmak, tarımı her alanda desteklemek ve bilime dayalı kalkınmadır.