Siyasetin çok konusu var ama biz yine işçilerin konularını işlemeye devam edeceğiz Çünkü dünyayı değiştirecek güç yalnız işçi sınıfındadır.
Bu günlerde İşçi Konfederasyonları ile Hükümet arasında 600 bin kamu işçisi adına Toplu Sözleşme görüşmeleri yapılıyor. Bakanlık önce yüzde 16 teklif etti. Sonra bunu alay eder gibi yüzde 17'ye çıkardı.
Burada şu sorular akla geliyor: Birincisi bakanlık Aralık 2024 yılında işçi ücretlerini bütçeye koymuş olması gerek. Bunu neye göre koydu? Eğer miktar belliyse neyin pazarlığı yapılıyor?
İkincisi bütçeye işçi sendika konfederasyonları da bunu biliyor. Bütçeye koymadan önce TİS pazarlığının kesinleşip bitmiş olması gerekirdi. Acaba bir danışıklı döğüş mü var?
İşçi ve memur sendikaları eğer üyelerini, işçi ve memurları düşünüyorlarsa ortak meclisler oluşturup talepleri birleştirerek ortak bir eylem planı yapabilirler. Ama bürokrat sendikacılığın ayakta kalması ve işçi ve memurların ortak ve güçlü eylem yapmasının önüne baraj oluşturmak için bunu yapmazlar. Söz konusu zam beklentisi içinde olan bu çalışanların gücüne şöyle bir göz atalım TUİK verilerine göre 600 bin kamu işçisi, 3 milyon 651 bin emekli sandığı çalışanı, Toplamda 4 milyon 251 bin çalışan eder. Bu güç küçümsenemez. Kaldı ki 15 milyon 351 bin 511 emeklinin taleplerini de göz önüne alırsanız ki bu çalışanlar bir süre sonra emekli olacaklar, 20 milyon civarında bir güç oluyor. Bu emekçilerin talepleri ancak birleşik bir emekçi gücü ile daha kolay çözülebilir. İşçi ve emekçi sendikalarının ortak meclis oluşturarak bu konuları bugüne kadar görüşmeleri gerekirdi. Ancak bürokrat sendikacıların bu gücü birleştirmeye ne niyeti ne de amacı var. İşgal ettikleri makamların ellerinden gitmesini istemezler. İşte bunun için işçi ve emekçilerin bürokratik sendikacılıktan kurtulup sınıf sendikalarını yaratmaları gerekiyor.
Dün 35 aydın ve sanatçının can verdiği ve Aziz Nesin’in de zor kurtulduğu Sivas katliamının yıldönümüydü. Onları saygıyla anıyoruz.