Meral Tabakoğlu TOKSOY

Tarih: 19.12.2024 11:06

YENİ BİR YILA GİRERKEN

Facebook Twitter Linked-in

Osmanlı İmparatorluğu döneminde yılbaşının yabancılar tarafından kutlandığı yazılı belgelerde geçiyor. Osmanlı devlet adamlarının bu kutlamalara katılması, 1829 yılında İngiliz elçisinin düzenlediği baloya iştirak etmeleriyle başlar. Cumhuriyet dönemindeki ilk kutlama ise 1926 yılında yapılır.

Yeni bir yılın başladığı yılbaşı gecesinin, benim için sıradan bir günden farkı yok artık. Gençlik yıllarında belki de fazla anlam yüklemiştik diye düşünüyorum. Yorgunluktan mı yoksa hayatın gerçeklerini kabullenince mi böyle oldu bilmiyorum. Bizim için yeni yılı ve hayatı anlamlı kılan, gelecek güzel günlere olan umut ve inancımızdı.

Geriye dönüp bakmak çoğunlukla hüzün veriyor, mahzunlaştırıyor. Psikologlar, psikiyatristler; “Geçmiş için bir şey yapamazsınız ileriye bakarak yolunuza devam edin” telkininde bulunur. Bunun ruhumuzda ve bedenimizde yaratacağı olumlu tesiri kavrasaydık, bir an bile arkamıza dönüp bakmazdık biliyorum. Uygulamak da söylemek kadar kolay olmuyor işte. “Doğruyu bildiğimiz halde yapmıyorsak o bilginin bir değeri olabilir mi?” ne kadar da doğru…( bunu bir yerlerde okumuş olabilirim ama hatırlayamadım.)

İşte yine, yeni bir yılın arifesindeyiz. Büyük ölçüde tüketimi teşvik eden bir sistemin içinde, gittiği yerleri, yediğini içtiğini paylaşanların normal görüldüğü dönemdeyiz. Oysa bizler, yediğimizden bahsetmenin bile ayıp sayıldığı bir kültürün çocuklarıydık. 

Yılbaşına az bir zamanın kaldığı şu günlerde, yeni yılı dışarıda geçirmek isteyenler programını yapma telaşında. Hepsini kast etmiyorum ama bu eğlencelere katılanların çoğu, çektiği videolar ve fotoğraflarla sanal alemde birbiriyle yarışacaklar.

Amaç; “Biz de böyle eğlendik! Dost düşman görsün…” Abartmadığımı bildiğinizi biliyorum…

Gayem yeni nesli eleştirip, bizleri yüceltmek değil. (Öyle görünse bile.) Tam tersi gençlere güveniyor ve çoğu tavırlarını takdir ediyorum. Bunca olumsuzluklara, zorluklara rağmen idare etmeye çalışıyorlar… Çocuklarımız da bizlerle beraber sabır ve dayanıklılık testinden geçtiler, geçiyorlar.

Ekonomik çöküşün derinleşmesi, işsizlik, adaletsizlik, liyakatsizlik, mülakatlar, Suriyeli sığınmacılar, bizden daha çok onların, gençliğin canını yaktı. Çünkü onların önünde uzun bir gelecek ve planları vardı ama sadece iş bulma ve yaşama kaygısından planları rafa kaldırıldı. Farkındasınızdır iki kişi bir araya geldiğinde, ne çıkacağı tatilden, ne gideceği tiyatrodan ne de okuduğu veya okumak istediği kitaptan bahsetmiyor. Sohbetlerimizi oluşturan konular yukarıda sıralanan olumsuzluklar.

Kendimi bildim bileli onlarca yeni yıl yaşadım ama eski yılları düşünmeden edemiyorum. Birden, çok eskilere gidiyorum. Ailemden uzaklardayım… Çocuklarla birlikte keyifle, kırtasiyelerden kartpostal seçiyorum. 
Benim için bu hazırlıklar çok heyecan verici ve özeldi. Yılbaşı kartlarını karlı veya simli olanlardan tercih ederdim. Kişiye özeldi aldığımız kartpostallar hatırlarsınız. Çocuklu yakınlarımıza çocuklu ailelerin resmedildiği kartlar özenle yazılıp postalanırdı. Kimilerine de bulunduğumuz şehrin manzara resimlerini gönderirdik.

Şimdi özel günler mesajlarla geçiştiriliyor. En özensiz olanı ise toplu atılan mesajlar. İki satır yazmak bile zor geliyor. Baştan savma, hazır resimli mesajları herkese gönder bitsin!

İçinde duygu ve emek barındırmayan, özel hissettirmeyen şeyler gönlümüze dokunabilir mi?

Özlemle andığımız eski günler tozpembe değildi ama yarım asır sonra olmamız gereken yer de burası olmamalıydı.

Elli yıl önceki bir filmi izliyorum, “Bu zamanda hayat zor!” diyorlar. Daha ileriye veya geriye gittiğimizde aynı söylemlerle karşılaşıyoruz. Kendine yeten bir ülke iken, dışa bağımlı oluşumuz, geri vitesle yol aldığımızı ispatlamıyor mu

Eskiden Televizyon en önemli eğlence aracımızdı. Beyaz camın başında geçirilen yılbaşı gecelerini çoğumuz yaşadık zaten. Yılbaşına özel, birçok ünlü sanatçının katıldığı canlı konserler, eğlenceler… Gerçekten de izlenmeye değer programlardı. Ve saat tam 12’de herkesin heyecanla beklediği Nesrin Topkapı… (Oryantal Dansçı) 

Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişlerinin heyecanla beklendiğini de unutmamak lazım. O yıllarda, toplar küreden düşmeden önce çıkacak sayı bilinmezdi(!) Belki de o yüzdendi heyecanlı oluşu… 

Her şeye rağmen, umudumuzun artarak devam ettiği, sağlıklı yıllar dileğimle… 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —