Her yeni yıl gelirken her yerde insanlar yeni mesajları yayınlar, birbirlerine yeni yılın şans getirmesi umut getirmesi dileklerinde bulunurlar. Elbette insan yeni yıla girerken yeniliklerin olmasını, kendini mutlu edecek değişimlerin olmasını bekler. Ben de okuyuculara yeni yılda yeni umutlarla, yeni mutluluklarla buluşmasını diliyorum.
Bütün bu iyi niyetlerimize karşın daha yeni yıla girmeye az bir zaman kala komşu ülkede yönetimin bir diktatörden bir terörist gurubun eline geçtiğine tanık olduk. Emperyal güçler tarafından terörist kabul edilip başına 10 milyon dolar ödül konulan bir kişi, bir anda teröristlikten liderliğe terfi ettirildi. Bu elbette emperyalizmin çıkarları için yapacaklarının sınırlarını da gösterdi. Burada her ulustan ya da milliyetten enerji tekellerinin, işbirlikçi ihracat ve ithalat patronlarının, inşaat ve silah patronlarının çıkarı ve beklentileri olabilir. Ama bu değişimden işçi ve emekçilerin bir kazancı ya da beklentisi olmayacaktır elbette… Ama savaşın sürmesi halinde kaybedecekleri çok şeyleri olacaktır.
Yine yeni yıla girerken neredeyse ülke nüfusunun yarısından fazlasını ilgilendiren asgari ücret açıklandı. İşçi ve emekçilerin beklentilerini karşılamayan asgari ücret, işçi temsilcilerinin olmadığı, sadece hükümet ve işveren kanadının ortak basın açıklaması ile 22.104 Lira olarak ilan edildi. İşveren ve Hükümet, ne Türk-İş’in son anda yaptığı 29.500 TL teklifini ne de toplantıya katılmama kararını dikkate bile almadı.
Bir defa asgari ücret tespiti, işçi ve ailesinin medeni bir yaşam standardı göz önüne alınarak yapılmıyor. Öncelikle bu yaşam standardı için neler gerekli onun tespiti yapılmalı ve ilan edilmeli. Kaç kalem ihtiyaç maddesi tespit edildiyse bunların artışına göre ücret artışı yapılmalı. Diyeceksiniz ki Türk-İş açlık sınırı, yoksulluk sınırı olarak ücretleri belirliyor. Ama bu hesabın içinde meler var işçi bilmiyor. Örneğin kira var mı? Yüzde 60 artmış. Mutfak enflasyonu yüzde 71,3. Yeniden değerlenme, yani vergi ve harçlardaki artış, yüzde 43,93. TÜİK enflasyonu yüzde 47. Bütün bunlara karşın asgari ücretteki artış yüzde 30. Sonuçta yüzdeli artışlarla mutlak sayı olarak artış aynı şeyleri ifade etmiyor. Örneğin 2024 Milletvekili maaşı 170 bin TL. Buna hiç zam yapılmasa geçinme sorunu olmaz. Ama 17.002 TL olan asgari ücrete yüzde yüz artış yapılsa bile yine de geçinme sıkıntısı olacaktır.
Aynı hesap 2024 en düşük emekli maaşı 12.500 TL için düşünürsek yüzde 150 zam yapılsa bile geçim sıkıntısı içinde olacaktır.
Peki! işçi ve emekçilerin daha rahat bir yaşam seviyesine kavuşmayı hep sermayeden ve onun çıkarını koruyan hükümetlerden mi beklemeli? Yoksa kendi üretimden gelen güçlerini birleştirecek olan sendika ve meslek örgütlerinden mi beklemeli? Nasıl her milliyetten sermayedar ve tekeller çıkarları için birleşiyorsa işçi ve her milliyetten emekçi de kendi ortak çıkarları için birleşmeleri gerekir.