Yine yağmurlar gökten durmadan akıyor. Tıpkı bir yıl önce depremde olduğu gibi.
O gün deprem enkazının altından kendilerini kurtarma şansı bulmuş insanlar, bulabildikleri ve altına sığındıkları çadırın içinde soğukta direnmeye çalışırken etrafları su ve çamur deryasına dönmüştü. Bugün yoksullar, hala çadırlar ve konteynerlerde çilelerinin bitmesini bekliyorlar. TOKİ'nin kendileri için ev yapmasını bekliyorlar. TOKİ parasız ev vermiyor. Bakan Özhaseki depremzedelere 800 bin Tl kredi 500 bin Tl hibe verileceğini açıklamıştı. Bu durumda 17 bin lira alan asgari ücretli ve 10 bin lira alan emekli aldığı ücret ailesinin yaşamsal ihtiyaçlarına yetmezken bu krediyi nasıl geri ödeyecek? Hadi bu imkansızı aştı diyelim TOKİ Bir milyon 200 bin liraya ev verecek mi? Bu açıkça bu sistemin konut sorununu çözemeyeceğinin bir kanıtıdır.
Kentlerimiz depremlerde yıkılıyorsa, yazın barajlarda su kalmazken kışın yağan yağmurlarda seller ve heyelanlar altında kalıyorsak, gökyüzünde güneşimiz parlarken ve rüzgarımız eserken elektriksiz kalıyorsak ya da ödeme gücümüzün üstünde faturalar ödemek zorunda kalıyorsak, emeğiyle kazananlar geçinemezken birileri servetlerine servet katıyorsa, bütün bunlar mevcut kapitalist sistemin bireyi zengin etme iştahındandır. Karar mekanizmalarında üretenlerin olmamasındandır.
Kentler de ülke genelinde olduğu gibi bize seçtirilen bireyler tarafından yönetilmektedir. Biz beş yılda bir sandık başına gidip bize gösterilen birine oy vermek zorunda kalıyoruz. Sandık başından ayrıldıktan sonra alınan kararlarda, yapılan bütçelerde, kent planlanmasında artık bizim en ufak bir kararımız, denetleme hakkımız kalmıyor.
Bunun için benim daha önceki yazılarımda yazdığım gibi kentlerin yönetimi bireye bağlı yapıdan kurtarılmalıdır. Bugün kısmen var olan Kent Konseyleri bireysel yönetimlerin yerine geçirilmelidir. Yani kent konseyleri kentlerin meclisi ve en yetkili karar organı olmalıdır. Çünkü mahalle muhtarla, işçiler ve emekçiler kendi sendika temsilcileriyle, meslek sahipleri meslek odalarıyla bu mecliste temsil edilme olanağı bulunmaktadır. Bu yöntemle her örgüt kendi seçimini yaptığı için aynı zamanda bizi politikacıların oyunlarından, seçim masraflarından kurtaracağı gibi kentler de meslek sahiplerinin ve halkın kendileri için verilecek kararlara yakından katılma ve denetleme olanağı sağlayacaktır.
