Halit KATKAT


Yerel Sorunların Kurumsal Çözümü

Halit KATKAT


Geçen hafta yeni seçilen HBB Başkanı muhtarlarla toplantı yaptı. Toplantıda “Kurumsal yapılarda şeffaflığın önemli olduğunu; mali, idari, yatırım ve hizmetler gibi tüm kalemlerde hesap verilebilir olmaları gerektiğini ve Hatay’ı bir bütün olarak görüp hizmetlerini adil olarak 15 ilçeye eşit şekilde sürdüreceklerini” açıklamasını yapıyor ve sözünü veriyor. Arkasından önceki HBB Başkanının yaptığı borçları açıklıyor ve kurumsal bir yapı olmadığı eleştirisinde bulunuyor.  

Önce kurumsallığın ne olduğunu açıklayalım. Bir kurumun kişisel inisiyatiflere, gelen giden kişilere ve iktidarlara bağlı olmadan çalışmasına denir kurumsallık. Şimdi HBB Başkanının yaptığı muhtarları toplama işi yararlı olabilir ama kurumsal değildir. Eğer dönemsel olarak toplanan, kentin sorunlarını görüşüp kararları bir üst organa aktaran bir muhtarlar meclisi olsaydı biz buna kurumsal bir işleyiş diyebilirdik. Ama Belediye Başkanlarının ya da başka yetkililerin keyfi olarak istediği zamanda toplaması kurumsal olmuyor.

Sayın Belediye Başkanı “şeffaflığın önemli olduğunu, mali, idari, yatırım ve hizmetler gibi tüm kalemlerde hesap verilebilir olmaları gerektiğini” söylüyor da bugüne kadar kaç belediye başkanı görevi bıraktığında hesap verdi? Başkan önceki HBB Başkanının bıraktığı borçları açıklıyor. Bunun sadece rakip belediye başkanı tarafından açıklanması nesnel olmaz. Her belediyenin borcu olabilir. Çünkü belediyeler ticari bir işletme değildir. Burada bütçenin ve yapılan borcun nereye harcandığı önemlidir. Eğer kişisel çıkarına değil de halk yararına kullanılmışsa buna diyecek bir şey yoktur. Ama bunun nesnel olarak tespit edilmesi için, Sayın HBB Başkanı konunun uzmanı meslek odalarından, bağımsız araştırma komisyonu oluşturup rapor hazırlatması gerekir. Bunu yapacak mıdır? Bilmiyoruz. Eğer eski başkan uygunsuz harcama yapmışsa işi yargıya taşıyacak mıdır? Bilmiyoruz. Bu işlemin diğer ilçe belediyeleri için de yapılması gerekir.

Ama genellikle hesap verme geleneği bizim politikacılarda yok. Bunun nedeni eski politikacılardan Demirel’in “devri sabık yaratmayacağız” politikasında yatmaktadır. Eğer rakip politikacıdan hesap sorulursa gün gelir iktidar değişir yeni gelen de eskisinden hesap sorar. Bu mantıkla kimse kimseden hesap sormazsa işler de kendi istedikleri gibi yürür.

Deprem nedeniyle zarar gören esnafın sorunları, maden işletmesi yapılmak istenen ve bundan rahatsızlık duyan Hüyük mahallesinin sorunu nerede görüşülecektir. Mar-Der geçen hafta bir dernek olarak İskenderun’un sorunları nedeniyle duyarlılık gösterip toplantı yapıyor. Peki bu kurumsallık mıdır? Mar-Der Başkanı bakmış kimse ilgilenmiyor kendisi sorumluluk gösterip toplantı düzenlemiş.  

Bütün bu sorunların kurumsal ve halk yararına çözümü ancak sendikaların, meslek örgütleri ve odaların, kooperatiflerin oluşturduğu bir kent konseyinde görüşülüp karara bağlanmasıyla olabilir. Kent konseyleri katılımcılığın asma yaprağı olmaktan çıkarılmalı ve karar organı haline getirilmelidir.