Halit KATKAT


Yerel yönetim seçimlerine giderken

Halit KATKAT


Bütün seçim sistemlerinde sorulması gereken ana soru şudur: Sorunlar nelerdir, bu sorunları kim ya da kimler çözer? Yerel seçimlere giderken gerek sokak röportajları gerekse çeşitli kurumların anketleri ülkemizde acil sorunların başında depremlere karşı önlem alınması, yoksulluğa ve yolsuzluğa nasıl çözüm bulunacağı, işsizliğe nasıl çözüm bulunacağı gibi genel sorunlar yanında her il ya da ilçenin kendine has sorunları.

Herkesin gözünün önünde olan bu sorunların çözülmesi acilken bugünlerde sistem neyle uğraşıyor; seçimle... Sistemin bütün partileri kentleri yönetecek adayların kim olacağı üzerinde kafa yoruyor, zaman öldürüyor.

Peki adayları kim tespit ediyor; parti... Partiler adayları neye göre belirliyor? Ne kadar bu aday bu kentin sorunlarını çözer, deneyimli, akıllı vb. propagandası yapılsa da esas olarak kitlelerden oy alma potansiyeli olan bireyler aday olarak belirleniyor. Bu bireylerin sorunları çözme yeteneği ikinci planda kalıyor. Gazetelerde, TV’lerde takip ediyoruz, partiler ve adaylar boy boy reklam veriyorlar. Doğal olarak yerel yönetim adayları yukarıda saydığım sorunlara haklı olarak “ben çözemem, devlet çözer” diyerek yerel sorunlara ağırlık verecektir.  

Yakında yayınlanan bir ankette yukarıdaki saydığım ülke sorunlarını 'hangi parti çözer?' sorusuna katılanların çoğu “hiçbiri” yanıtını veriyor. Bu kitlelerin giderek partilerden ve politikacılardan beklentilerinin sıfırı tüketme noktasına doğru gittiğini gösteriyor. Peki bu ümidini yitiren kitleler nereye yöneliyor dersiniz? Hepinizin bildiği gibi çoğunluk tarikatlara yöneliyor. Sorun kimde derseniz; işçiler işsiz kaldığında, iş kazası olduğunda, asgari ücret tespitinde sahip çıkmayan sendikada, tarikatları oy alma potansiyeli olarak gören partilerde...

Bu çok partili sözde demokrasi denen otoriter rejimler tarihi süreçlerini tamamlamışlardır. Toplumun çok acil sorunları orta yerde dururken partiler seçimlerle halkın hem parasını boşa harcamakta hem zamanını almaktadırlar. Sürekli değişen ekonomik ve sosyal koşullara karşın beş yıl değişmeyen bir yönetim olması eşyanın doğasına aykırıdır. Ya da toplumun mesleki ve sosyal açıdan çok değişik sorunlarını çözecek “dahi” bir kişi bulunabilir mi?

Konunun çözümü nasıl olmalıdır? Bir sonraki yazımın konusu olacak.