Halit KATKAT


Yolbulan grevi, talepler ve dayanışma

Halit KATKAT


Dörtyol’da Kurulu olan Yolbulan Sanayi kendi yayınlarında Türkiye’de ilk 500 firma içine girmekle övünüyor. Ama çalıştırdığı 400 işçi 210 günden fazla bir zamandır grevde. Bu firmanın 500 sanayi firması arasına girmesini kim sağlamış? Patron kendi emeğiyle mi sağlamış? Elbette ki patron bu dört yüz işçinin emeklerini sömürerek bu durma gelmiş. Şu, işçiler açısından bilinen bir gerçektir ki işverenler esas olarak işçi ücretlerini düşük tutarak sermayelerini büyütürler. Bu bakımdan işçiler ücret taleplerini ürettikleri ürünlerin fiyatı üzerinden yaparlarsa daha kalıcı zam alabilirler. Yani yüzdeli zam değil, ya da 30 bin lira değil, işçi başına ürettikleri çelik. Bu sağlanırsa gelecek yıllar içinde ücret kaybı az olacak çeliğe ne kadar zam gelirse ücret o kadar olacak. Özçelik İş sendika yöneticileri hatırlayacaktır; 137 gün süren İSDEMİR grevinde işçilerin talebi “bir ton demir” idi. Ancak bu talep daha sonraki sözleşmelerde korunmadı. Yazılarımı okuyanlar hatırlayacaktır. Önceki yazılarımda birkaç defa buna değinmiştim.

Meselenin işçi ve sendikalar tarafına baktığımızda ne görüyoruz? Bu işçiler Özçelik İş Sendikasına üye. Özçelik İş sendikası aynı zamanda İSDEMİR'de yetkili bir sendika. Özçelik İş sendika olarak ne yapıyor? İşçileri ziyaret ediyor, onları grevde aç kalmasınlar diye ücret veriyor. Bu elbette işçilerin moralini yükseltme açısından iyi. Ancak genel olarak işçi sınıfı açısından yeterli değil. Bu haberler gazetelerde ilk gün baş sayfada daha sonra ikinci sayfada, grev uzadıkça gazetelerin daha arka sayfalarında yer almaya başlar. İşçilerin sabrı tükenir ve işverenin koşullarını kabul etmek zorunda kalırlar.

Grevdeki işçileri partiler de ziyaret ediyor. Ama partilerin ziyareti ilerideki seçimde onların oylarına talip olmak içindir. Özçelik-İş üyesi Yolbulan işçileri grevdeki Birleşik Metal-İş üyesi Befesa işçilerine dayanışma ziyareti yapması sınıf dayanışması açısından diğer ziyaretlerden daha önemlidir. İşçiler, “Hepimiz emekçiyiz, birleşirsek kazanacağız. Mücadelelerimizde yan yanayız” diyorlar. Bu dayanışma örnekleri önemli ama esas olan bunun bir adım öteye yani dayanışma grevi aşamasına götürülmesidir. Bu yapıldığında işçilerin kazanımları daha büyük olacaktır.  Burada 15-16 Haziran büyük işçi direnişini hatırlamakta yarar var. İstanbul’da DİSK’e ve Türk-İş’e üye işçiler, sendikalarından ayrı olarak ortak direniş yapmışlardı. Bu direnişe yüzbinlerce işçi katılmıştı.

Bireysel dayanışmaların yerini sınıfsal dayanışmalar ve dayanışma grevleri aldığı zaman işçiler, işten atmaların azaldığını, iş kazalarının azaldığını, ücret kazanımlarının arttığını, sendikalaşan işçi sayısının arttığını göreceklerdir. Sınıf sendikalarında örgütlenmiş işçiler dayanışma grevlerini daha kolay yapabileceklerdir.