Meral Tabakoğlu TOKSOY


ZAMANININ ÖTESİNDEKİ KADINLAR (3)

Meral Tabakoğlu TOKSOY


Hatı Çırpan (Satı Kadın D.1890 / Ö. 21/ Mart / 1956
Zamanının ötesindeki kadınları yad etmek istediğim, bugünkü köşemin ilk konuğu Satı Kadın. Her şeyden evvel, artık yazı dizisi haline gelen ve uzunca süre devam edeceğini düşündüğüm, öncü kadınları anmamız vefa borcumuzu bir nebze de olsa hafifletecektir. Tanıdıklarımızı hatırlarken, tanımadıklarımızla geç tanışmanın mahcupluğu içinde, özür dilemiş de olacağız. Satı Kadın’ı, yolumuzu aydınlatıp rehberlik etmiş, imkansızı başarmış kadınları tanıdıkça, başta kendim olmak üzere çağımız kadınlarını sorgulamadan edemiyorum.
O, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın köy muhtarlarından ve ilk kadın milletvekillerinden. 1935 yılında 18 kadın vekil ile meclise giren kadınlardan biri. Satı Kadın’ı diğer kadın vekillerden ayıran özellik, onun eğitimsiz bir köylü kadını olması idi. 
1890 yılında Ankara’nın Kazan Köyünde varsıl bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Genç yaşta babasını kaybedince, babasından kalan miras için köyde zorbalıklarıyla bilinen, Kara Yusuf ile mücadele eder ve hakkını alır. Bu davranışından dolayı, Hatice olan adı Satı Ağa olarak anılmaya başlanır.
1933 yılında kadınlara muhtar olma hakkı verilince, daha önce babasının da muhtarlık yaptığı Kazan Köyünde Türkiye’nin ilk muhtarlarından olur. Köyünün sorunlarını çözmek için uğraşır. Toprak sahibi, varlıklı aileden gelen Satı, ağalığın almak değil, vermek olduğu öğretisiyle büyüdüğünden   çevresindekilere her zaman yardım eder. Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına son derece bağlı bir kadındır. Mustafa Kemal 1934 yılında Kızılcahamam’a giderken Halkavun Nahiyesinde, (Kahramankazan’ın eski adı.) bindallısını giyip, köylülerle beraber Atatürk’ü karşılar. Herkes Paşa’dan korkup yaklaşamazken, ona ayran ikram eder. Köyün muhtarı olduğunu söyleyerek kendini tanıtır. Mustafa Kemal çok etkilenir ve kaç yaşında olduğunu sorar. 19/Mayıs/ 1919 cevabı Mustafa Kemal’i şaşırtır. Arkasından da şu satırları ekler; “Paşam o tarihten evvel yaşamıyordum!” Atatürk oradan ayrılırken yanında bulunan Nuri Conker’e; “İşte, mebus olacak kadın!” der ve adını ve köyünü not aldırır. Bir süre sonra vekilliğe aday gösterilir. 1935 seçimlerinde Ankara milletvekili olur. Milletvekili seçilen kadınlara ilgi alanlarına göre görevler verilir. Satı Çırpan çiftçi olduğu için Ziraat Komisyonunda görev alır. 
Günümüzde önemi göz ardı edilen liyakatin, doksan yıl önce uygulanmasına şaşırmalı mıyız sizce de? 
Köylüler burnu kalktı demesin diye Ankara’ya ailesi ile geldikten sonra, bir köy evinde yaşar.   
Atatürk, Orta Asya Türklerinde ün yapan bir kadından esinlenerek, Satı adını Hatı olarak değiştirir. TBMM kayıtlarına adı, Hatı Çırpan olarak kaydedilir. 
Savaş öncesi çiftçilik yapan, Kurtuluş Savaşında cepheye silah taşıyan, savaş sonrası köyünün muhtarlığını yapan Satı Çırpan, en sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisine giren, ilk 18 kadın arasında olmayı başarabilmiş azimli bir Türk
kadınıdır…

Türkiye’nin ilk kadın muhtarı: Gül Esin (ÜBBÜL) 1901 – 1990  
1901 yılında Muğla’nın Milas ilçesinde doğan Gül Esin, 1. Dünya Savaşında ilk eşini ve beş erkek kardeşini kaybeder. Yaşadıkları çevreye göre, muhafazakar olmayan bir ailede büyümesi, okuma yazma öğrenmesine ve daha rahat bir kadın olmasına neden olur. Daha sonra abisinin yaşadığı, Aydın’ın Çine Kazasının Demircidere Bucağına yerleşir. Yakınlarının ve dönemin basınının verdiği bilgiye göre, Cumhuriyet devrimlerine bağlı ve çevresinde saygı duyulan bir kişidir.
Kasabanın ileri gelenlerinin Gül Esin’in muhtarlık adaylığını desteklemesi, o zamanın şartları düşünüldüğünde “Olağanüstü” bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Destek olanların başındaki isim, Aydın milletvekili Dr. Namık Gedik’tir. 
1930 yılında Türk kadınına ilk defa belediye seçimlerinde, seçme ve seçilme hakkı verilir. 06/ Ekim/1933 yılında kadınlarımız, köy ihtiyar heyetine ve muhtarlığa seçme, seçilme hakkını elde eder. Gül Esin yedi erkek adayın karşısında tek kadın aday olarak kazanır. Erkeklerin bile çoğunun okuma yazama bilmediği bir dönemde, okur yazar bir kadın olması, seçilmesinde ve saygınlık kazanmasında büyük etken olur. Ülkemizin ilk kadın muhtarının, Aydın’ın Çine ilçesinden seçilmesi, kentteki tek yerel gazete olan Ant’ta coşkuyla, duyurulurken, ulusal basın da olayı sevinçle ilan eder. 
Muhtarlık yaptığı yıllarda sosyal ve ekonomik hayata dair önemli çalışmalar yapar. Çine – Karpuzlu arasındaki yolu taş döşetir ve köprü yaptırır.
Gül Esin muhtarlığı döneminde, köyün işlerinin konuşulması için “Köy Odası” yaptırır. Çine Kaza merkezinde bile “Köy Odasının” olmadığı hatırlandığında, yaptığı işin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Köy halkının da desteği ile gençlere zararlı olduğunu düşündüğü kahvehaneleri yasaklar.
Köydeki çocukların özellikle de kız çocuklarının okula gönderilmesi için evleri gezerek aileleri ikna eder. O yıllarda kız kaçırma olayları büyük sorunlardan biri halindeyken, o konuya da el atıp gençlerle, aileleriyle konuşarak bu durumu minimum seviyeye indirir…