Meral Tabakoğlu TOKSOY


ZAMANININ ÖTESİNDEKİ KADINLAR (4)

Meral Tabakoğlu TOKSOY


MÜFİDE KADRİ 1890 – 1912 (Osmanlı İmparatorluğunun ilk Müslüman, profesyonel kadın ressamı ve resim öğretmeni)
Yirmi iki yıla sığmış bir hayatta insan ne yapabilir, neleri başarabilir? Hem de günümüzden yüz otuz dört yıl önce doğan bir kız çocuğu. Osmanlı’nın son yıllarında yaşayan bir çocuk, bir genç kız…
Müfide Kadri 1890 yılında İstanbul’da doğdu. Bebekken annesini, küçük bir çocukken de babası hayatını kaybetti. Yakın bir aile dostları olan, Kadri Bey evlat edindi. O yıllarda varlıklı ailelerin çocukları özel hocalarla evde eğitim aldığından, Kadri Bey de Müfide’nin iyi bir eğitim alması için tüm imkanlarını kullanır. Aile dostları olan, Osman Hamdi Bey Müfide’nin henüz on yaşında iken yaptığı suluboya resimden çok etkilenir ve ona ders vermeye başlar. Başka birçok hocalardan hatta Valeri’den dersler alır. Karma bir sergide bir resmi yer alır. Almanya’daki bir sergiye gönderilen başka bir resmi de ödül alır. Kazandığı ödülün evine gönderilmesi büyük coşku yaşatır ve Müfide’nin azmini arttırır. Böylelikle, Osmanlı İmparatorluğu’nun yurt dışındaki bir sergide, resmi yer alan ve ödül kazanan ilk kadını olur.
Müfide’nin Fransızca konuşup, dünya edebiyatını bilmesi, musiki yeteneği, çok iyi resim yapması, çocuk denecek yaşta öğretmenliğe başlamasına neden olur. Numune mekteplerinde resim dersi verir. Başka okullarda resim, nakış, musiki derslerine girer. Birçok enstrüman çalmasının yanında (Ud, keman ve piyano) besteler de yapar. Sözleri Selahaddin Bey’e ait olan “Tenan-i Şebap”adlı bestesi sanat dergilerinde yayınlanır.
II. Abdülhamid’in torunu Adile Sultan’a sarayda resim dersi verir. Tüberküloz hastasıdır. Hastalığının ilerlediğini bildiği halde çalışmaktan geri durmaz. Bazı kaynaklarda kullandığı boyaların kokusunun, hastalığına sebep olduğu ifade edilse de doğruluğu kanıtlanmamıştır.  
1912’de hayatını kaybettiğinde gazete ve dergiler haberi üzüntüyle duyurur. Arkasında bıraktığı 40 kadar resmi satılmak üzere Osmanlı Ressamlar Cemiyetine verilir. Sergilenen resimlerin bir kısmını Almanlar alır. Geliri ise cemiyete bağışlanır. Ne yazık ki geriye çok az resmi kalmıştır.
Mesirede Ud Çalan Kadınlar, önemli resimlerinden biridir. Müfide Kadri’nin resme on yaşlarında başladığını düşündüğümüzde, uzun bir hayatta yapılacak işleri on iki yıla sığdırmış olması, gerçekten de olağanüstü bir başarı değil midir? Müfide Kadri’nin hayatının baharında, yaşamının son bulması, yakın çevresi kadar ülkemiz için de büyük bir kayıptı.
Kaynak: Türkiye Kültür Portalı sayfasından faydalanılmıştır.
 
MİHRİ MÜŞFİK HANIM (1886 İstanbul – 1954 New York ABD)
(Türkiye’nin İlk Kadın Ressamı)
Zamanının ötesindeki kadınları yazarken, birini diğerinden üstün tutmamız mümkün değil. Her biri kendi alanında üstün başarılar göstermiş, öncülük etmiş, çok kıymetli kadınlar. Mihri Müşfik Hanım’ın beni hayrete düşüren, bir o kadar da hayran bırakan, cesareti ve özgürlük tutkusu oldu. Yeteneği kadar özel hayatı ile de dikkat çeken, sıra dışı kadınlardan biri de Mihri Müşfik. 
1886 yılında İstanbul’da Rasimpaşa konağında dünyaya geldi. Babası “Tıbbiye Nazırı Dr. Çerkez Ahmet Rasim Paşadır.” Edebiyat, musiki ve resim dersleri alır. ama resme olan yeteneği diğerlerinden üstün gelir. Saraya yakınlıklarından dolayı saray ressamı olan zonaro’dan ders alır. Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını başlatan ilk kadın ressam olur.
On yedi yaşındayken bir müzik dinletisinde tanıştığı müzik şefinin peşinden, ailesinden gizlice Roma’ya kaçar. Hem de sahte bir pasaportla. Bir süre sonra da Paris’e geçer ve kendine bir ev alır. Evini atölye olarak da kullanırken, bir odasını da kiraya vererek geçimini sağlar. Portre ve gravür ağırlıklı çalışır. Kiracısı, Bursalı bir Paşa’nın Sorbonne’da okuyan oğlu Müşfik Selami Bey’le evlenir. 1903’te ayrıldığı ülkesine 1913 yılında tekrar döner. İstanbul Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) resim öğretmenliğine atanır. 1914 yılında açılan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin (Güzel Sanatlar Akademisi) açılmasında büyük katkısı olur. Daha sonra bu okula yönetici olan ilk kadın olur.
İstanbul’da bulunduğu sürede o dönemin ressamlarının yanı sıra Tevfik Fikret ile de dost olur. Birçok ünlünün portresini yapar. Tevfik Fikret 1915 yılında öldüğünde dostunu kaybetmenin üzüntüsünü yaşar ve yüzünün kalıbını alarak, ilk mask çalışmasını gerçekleştirir. 
Hep yollarda ve hep bir arayış içinde olan Mihri, bu arada eşi ile de yolları ayırır.
1922’de Mustafa Kemal’in, ayakta olarak üç metrelik portresini yapar ve elleriyle Çankaya Köşkünde Atatürk’e teslim eder. Ata’nın resmini yapan ilk kadın ressamdır.
Aynı yıl tekrar İtalya’ya gidip, portreler yaparak yaşamını sürdürürken, bir süre sonra yine Paris’e geçer. 
1927 yılında Amerika’ya gider. Üniversitelerde resim profesörlüğü yapar. Zengin ailelerin çocuklarına özel dersler vererek hayata tutunur. 1932’de Salvatore Virzi ile evlenir ve 1943’te de ABD vatandaşlığına geçer. Yoksulluk içinde 1954 yılında New York’ta hayatını kaybeder.
Günümüze ışık tutmuş kadınların unutulması, çağlarında yaşatılan zorluklar kadar acı bir durum. Bu yazı dizisinin amacı öncü kadınları hatırlatıp, verdikleri çabanın, fedakarlığın, geleceğe aktarılması içindir.