ŞAİR YAŞAR NEZİHE 1882-1971
Zamanının ötesindeki kadınlar dizisini daimi olmasa da aralıklarla devam ettirme düşüncesindeyim. Bu köşede yer vermek istediklerim daha önceki bölümlerde olduğu gibi, ismi çokça zikredilmeyen, çoğumuzun adlarını bile duymadığı gölgede kalmış kahramanlar olacak. Şair Yaşar Nezihe ve onun gibi daha nice kadını tanımak kuşkusuz bizlere çok şey katacaktır. Bu günkü birçok haklarımızı elde etmemizde büyük katkıları olan kadınlarımızı anmak, esasen vefa borcumuzdur.
Yoksullukla, acılarla, çaresizlikle, mücadeleyle, inatla, kimi vakit gücünü yitirip iki kez intihar girişiminde bulunacak kadar canından bezen, aslında bezdirilen bir kadın; Yaşar Nezihe…
1882 yılında İstanbul’da çok yoksul bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Yıllar sonra verdiği bir röportajda yaşadıkları sefaletin boyutunu tarif ederken, doğduğu gece evlerinde gazyağının bile olmadığını anlatacaktı. Kendisinden önce doğan dört kız bakımsızlıktan ve veremden öldüğü için ilk adını Yaşar koyarlar. İsmin hikmeti oldu mu bilinmez ama tüm olumsuzluklara rağmen hayatta kalmayı başarır. Asıl adı ise Yaşar Zeliha’dır.
Yaşar Nezihe’nin seksen dokuz yıla yayılan, örnek alınması gereken hayatını okurken, içimizin acıdığı kadar da saygı ve hayranlık duyuyoruz.
Altı yaşında annesini kaybetmesi hayatla tek başına mücadele etmeyi, kendi başının çaresine bakmayı öğretir. Alkol sorunu olan bir babayla yaşlı bir teyzenin eline kalınca, ilgisizlikten dolayı bütün gününü sokaklarda geçirir.
Henüz yedi sekiz yaşındayken okumak istediğini söylediğinde, sene 1890’dır… Tek başına okula gidip hocanın karşısına dikilir ve “Beni okut!” der. İnsanın aklı almıyor. O zamanın şartları düşünüldüğünde küçücük bir kız çocuğunun, önünde örnek teşkil eden birileri olmadığı halde okuma bilincine sahip olması, onun önemini kavraması müthiş bir durum değil midir? Hoca, okuması için para gerektiğini söyleyince, dere kenarlarından ebegümeci, papatya, ısırgan gibi otların tohumlarını toplayıp aktara satar. Kırk parasını hocaya verir. Kendi kazancıyla okuma mücadelesi vererek ancak bir yıl okuyabilir. Okula gittiği için babasından şiddet görüp, sokağa atılır. O dönem için okuryazar olmak büyük bir ayrıcalıktı. Bu bir yıl bile o ayrıcalığa sahip olmasına yetmişti.
Bu arada komşu kızlardan dikiş, nakış öğrenir. Bütün hayatını çocukluk yıllarında edindiği beceri ve bilgi sayesinde sürdürebileceğini bilmiyordu.
14 yaşında aşık olur. Kavuşamadığı aşkına, yaşadığı hayata, cinsiyet ayrımcılığına isyan eder ve duygularını şiirlere döker.
İlk şiirini “Mazlûme” imzasıyla Malûmat dergisine gönderir.1901’de Terakki gazetesinde yazmaya başlar. Şiirlerini Mazlume, Mahmûre, Mehcûre, Yaşar Nezihe gibi başka mahlaslar da kullanarak yayımlar. Soyadı kanunundan sonra Bükülmez soyadını alır. Şiirleri ve yazıları birçok yerde yayınlanır. Bunlardan bazıları, Kadınlar Mecmuası, Menekşe, Hanımlara Mahsus Gazete, Sabah vd.
1915’te basılan, Bir Deste Menekşe şairin ilk kitabıdır. İkinci eseri ise 1924 yılında yayımlanan Feryatlarım isimli eseridir. Kederin, kırılmışlığın, terk edilmişliğin, yalnızlığın hüznüyle yazar şiirlerini. Birçok şiiri bestelenir. Urfa musiki meclislerinde en çok onun gazelleri okunur.
Babasının isteği ile kendinden yirmi yedi yaş büyük bir adamla evlenir. Evlendiği adam ismini bile değiştirecek hakka sahip olduğundan, Yaşar Zeliha olan adını Yaşar Nezihe olarak değiştirir. Sürekli şiddet uyguladığı karısını kısa bir süre sonra da çocuğu olmadığı bahanesi ile boşar. Yaşar Nezihe boşanmanın ardından, ilk intihar girişiminde bulunur.
İkinci evliliğini severek yapsa da mutlu olamaz altı yıllık evliliğinde üç çocuğu olur. Eşi onları terk edince çocuklarının ikisini yetersiz beslenmeden dolayı kaybeder. Çok ağır gelen bu acı karşısında yine intihara kalkışır. Mutluluğu üçüncü evliliğinde bulacağı ümidiyle, gençliğinde babasının engel olduğu nişanlısı ile evlenir. Ne yazık ki bu evlilik sadece elli gün sürecektir. Evlendikten sonra eşinin iki karısı daha olduğunu öğrenince sineye çekmek yerine boşanmayı seçecek kadar onurlu bir duruş sergiler. Buna rağmen son eşiyle kırk yıl mektuplaşırlar. Yoksulluk içindeki hayatını dikiş, nakış ve İstiklal Savaşına gidenlerin yakınlarının mektuplarını yazarak geçinmeye çalışır. Haksızlığa tahammül edemeyen duruşu hiç değişmez. Ölen babasından 42,5 kuruş maaş bağlandığında gazetelere bu durumu protesto eden mektuplar gönderir.
Amele cemiyetine üye olup, grevlere destek olduğu için komünistlik ithamıyla gözaltına alınır. İşçilerin, emekçilerin haklarını savunur. İlk sosyalist kadın şair diye anılır. 1923 yılında Aydınlık’ta “1 Mayıs” temalı şiiri yayınlanır. Bu bir kadın tarafından yazılan ilk Türkçe ve “1 Mayıs” temalı ilk şiirdir.
Bu şiirin bir bölümünü paylaşmak isterim.
1 MAYIS
Ey içi!
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
Lakin seni fark etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden,
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
bir parça da evlatlarının çehresi gülsün…
Tufeyli: Asalak yaşayan kimse
Sa’y: Çalışmak, yürümek, koşmak
Münkâd: Boyun eğen, itaat eden
Ahmet Yesevi Üniversitesi
(Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü)
sayfasından yararlanılmıştır.