Nurullah ER

Tarih: 10.09.2025 07:50

Hoş Geldin Eylül

Facebook Twitter Linked-in

Hoş geldin Eylül.

Kızıl kanatlı yapraklar.

Kırık kaçamaklı ışıklar.

İnceden yağan yağmurlar.

Güneye doğru göç eden kuşlar.

Bağ bozumu, hasat mevsimi, zeytinli günler...

Yaz sıcakları ağır ağır terk ederken, hafif bir serinliğin köşe bucak dolandığı zamanlar...

Sıcakların bittiğine inanmasak da geceleri omuzumuza ince bir titremeyle inen serinlik.

Renklerin güzelliği, çeşitliliğinin tarifi zordur Eylül’de.

Yazdan kalan yeşilliğe güle güle diyen sararan yapraklar, çınarların sarı turuncu arasındaki renkleri, parklarda, kaldırımların doğal örtüsü haline gelen  ayaklar altında güneş yanığı yapraklar, yaprağını dökmeyen inadına koyu bir yeşillik…

Bir adı da hüzündür Eylül’ün.

Neşeli koşturmaların, şen şakrak seslerin yerini hafif esintili sessizlik alır.

Bir anda gelir hissettirmeden, değiştirir her şeyi.

Sararan yapraklar gibidir saçlara düşen aklar.

Dermansız bir fani gibi nefesini tutar.

Kırılan bir dal, düşen yaprak gibi diz çöker yorgun bir beden toprağa.

Hazan şiirin öz kardeşidir.

Şair olup da hazan şiiri yazılmaz olur mu?

Cahit Külebi,  
Sonbahar geliyor serçe kuşu
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgar başka esecek
Yağmurda ıslanacaksın
Halbuki ne kadar sıcaksın.


Kalbin burkulması, hüznünün acı acı inlemesidir Eylül.

Eylül’de dalından düşen yaprak yorgun olmasına yorgundur, ama olgunluğun zirvesinde, yaşamın özgürlüğündedir…

İlkbaharda yeşilin bütün tonlarını omuzunda taşıyan ağaçlar, sonbaharda saçları dökülmüş bir yaşlıya dönüşür. O yapraklara , özlemini, geçmişini, dertlerini fısıldaşır. Aynı kaderi paylaşıyor gibi konuşur. Belki bir kaçış, belki bir arayış, belki de bir veda gibi evine koşuşur. Ve eline bir kalem alıp, geçmiş günlerin özetini aktarır.

İçine bir soluk sevgi, bir tutam umut, bir top çile doldurur.
Merdivenin son basamağında Eylül hüznünü solur.
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —