Müslüm KABADAYI

Tarih: 07.08.2025 07:34

Kahvaltıdan Ses’in Yarınına...

Facebook Twitter Linked-in

İnsan ömrü, gezegenimizin canlı yaşamı içinde çok kısacık kalıyor.  Çocukluk ve yaşlılığı çıkardığınızda ortalama 40 yıllık bir zamanda eğitiminizi, geçiminizi hallettikten sonra toplumsal ve siyasal mücadele için donanmanız, estetik bakış kazanmanız ve deneyimleriniz ışığında yol almanız gerekiyor. Benim açımdan olduğu kadar, 6 Temmuz 2025’te İskenderun’da düzenlenen “Ses Gazetesi Yazarlarıyla Kahvaltı Buluşması”na katılan Sadullah Çağlar, Sadet Berkyürek, Akın Bodur için de son 30-35 yılımızda yer alan bir gazetenin ne kadar önemli-değerli olduğunu anlatmama gerek yok sanıyorum. Öncelikle bu buluşmayı sağlayan Ses Gazetesi yönetimine-emekçilerine teşekkürlerimi belirtmek isterim. Her daim emekleriyle, anılarıyla var olsunlar. Özellikle yerel gazeteciliği hakkıyla yapan, o yerelin gerçeklerini, ülkenin ve düyanın gerçekleriyle bütünleştiren, duyarlılık oluşturan, ilgili kiş ve kuruluşları harekete geçiren SES gibi gazetelerin varlıklarını sürdürmelerini çok anlamlı buluyorum.

Ankara’dan birlikte yola çıktığımız 68 kuşağından emekli edebiyat öğretmeni ve yazar Ömer Özdal Ağabey’le İskenderun’dan (94 yaşında) halk şairi Ali Çuhadar Ağabey’i de yanımıza alarak kahvaltı için eski Karayolları binasının yerinde yapılan parka gittik.  Gazetenin belkemiği olan Sadet ve Akın dostlarımızla kucaklaştık. Onları hep destekleyen Mehmet Berkyürek’e kucaklarımız açıldı. Selamlaşıp tokalaştığımız gazetenin yazarlarından Halit Katkat Ağabey’in Artvinli olduğunu öğrenmem de ilginçti. İşçi sınıfı tarihi, kültürü, siyaseti ve özellikle de İskenderun’da gelişen işçi hareketleri üzerine yazılarıyla dikkatimi çeken Halit Ağabey’le kısa da olsa yüz yüze konuşma olanağı bulduk. Kendisi de benim yazılarımı dikkatle takip ettiğini belirtti. Sağlam bir işçi sınıfı aydını olduğu her halinden belliydi; yayınlanmış dört kitabı olduğunu söyledi. Kitaplaşmak için sözleştik ama dönüşte İskenderun’un içine uğrayacak zamanımız kalmadığı için Ses bürosuna bıraktığı kitaplarını alamadığım gibi kendi kitaplarımdan da imzalayıp bırakamadım. Böyle iki konuda eksikli döndüm bu yolculuktan. Başkalarına bağlı çalışmalar yapınca planı tutturmak ne yazık ki mümkün olmuyor ve insan mahcup duruma düşüyor.

Kahvaltıda gazetenin ve İskenderun’daki dostlarımızın çınarlarından Sadullah Çağlar’la kucaklaşmamız da çok anlamlıydı. O da 88 yaşına ayak basan kadim dost olarak, “Çok özlettin kendini bay Kabadayı!” diyerek bana takıldı. Onların hukuku Ali Çuhadar Ağabey’le eski ve sağlam olduğu için onları yan yana oturttuk. Benim karşımda Ses’in kurucularından, 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz Haluk ve Ayşe Figen Arlı dostlarımızın büyük kızları vardı. Elif Hanım, sıcak yaklaşımıyla masamızda anne-babasını temsil ediyordu. Kendisi kimya mühendisi ve İskenderun Demirçelik’teki bir firmada çalışıyormuş. Cebike’de yapılan TOKİ evlerinde kaldığını söyledi. Havadar olması ve şehre tepeden hakim bulunmasının güzelliğinden söz etti. Orada da bitmeyen birçok altyapı eksikliğini dile getirdi. Kardeşi Avukat Maral ve Burcu’nun İstanbul’da yaşadığını, düzenli görüştüklerini belirtti. Burcu, deprem sonrası Ankara’da tedavi görmüştü, o dönemde kendisiyle birkaç kez telefonla görüşmüştüm. Babası Ankaralı olduğundan yakınlarının kendilerine yardımcı olduğunu söylemişti. Anne ve babalarıyla 1989’da gazeteci ve İş ve İşçi Bulma Kurumu’nda çalışan Kubilay Aksay (Ses’in 2024’ten önceki yazı işleri müdürlüğü üzerindeydi) ve İskenderun Belediyesi’nde çalışan Sadullah Çağlar ağabeylerle gazeteyi ziyaretimizde tanışmıştık. Ardından dizi yazılarımız yanında güncel siyaset, kültür, edebiyat ve sanatla ilgili konularda gazetede yazmaya başladım. Kendileriyle depremde kaybedinceye kadar hukukumuz hiç kopmadı. 

Konuşmamda da belirttiğim gibi vefa çok değer verdiğimiz bir duygu olup Kubilay Ağabey’i ve Arlı dostlarımızı saygı ve özlemle anıyorum.

Gazete yazarlarından Recep Yıldırım’la da köylümüz Selim Sevim Ağabey’in Ankara-Kızılay’da bulunan Zafer Çarşısı’nın üzerindeki sahaf tezgahında tanışmıştık ama hukukumuz 1993’te Antakya’ya öğretmen olarak gelmem, Eğit-Sen Şube Başkanı olmamdan sonra yeniden gelişti. Son yıllarda İskenderun ve Arsuz’da yaptığımız kültürel faaliyetlerde birlikte konuşmacı olduk. Ayna’da birlikte etkinlikler düzenledik. Deprem’de kızını ve damadını kaybetmişti. Ardından da eşini... Bu acılara karşı yüreğiyle ve bilinciyle direnen, yazarak-üreterek var olmayı tercih eden Recep dostumuzla da özlem gidermenin sevincini yaşadık. On yıl önce tanıdığım gazete yazarlarından Andırınlı olup İskenderun Demirçelik’te sendikal ve siyasal mücadele yürüterek emekli olan Nurullah Er’le hukukumuz zamanla dostluğa dönüştü. Onların kurduğu İskenderun Demirçelik Emeklileri Derneği’nde etkinlik yapmış, yazdığı bir romanın düzeltme ve anlatımına katkıda bulunmuştum. Buluşmada kendisiyle kucaklaşma olanağı bulmak çok iyi geldi.  

Kahvaltıda konuşan gazete yazarlarından Meral Tabakoğlu Toksoy, erkeklerden oluşan yazar kadrosuna kadın sesi katmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Gazeteye katkıda bulunan Av. Mehtap Sert, Op.Dr. Berrin Oran vd. kadın yazarların çoğalmasını sevinçle karşıladığımızı vurgulamak isterim. 

Sadet Berkyürek dostumuz kapanış konuşmasında Ses Gazetesinin bundan sonra neler yapması gerektiğine dair öneriler almak istedi. “Gazetemize yeni yazarlar kazandırabiliriz. Özellikle kadın yazarlar... Hatay’dan yetişmiş bilim insanı, eğitimci, edebiyatçı-sanatçı, spor insanlarıyla söyleşilere yer vermeliyiz. Bugüne kadar bana gönderilen gazete pdf’sini birçok platformda paylaşıyorum. Hatta TELE1’de iki kez Musa Özuğurlu’nun göstermesini sağladım. Başka televizyon ve platformlarda gazetemizden söz edilmesi için hepimiz daha çok çaba sarfetmeliyiz. Şu anda aramızda bulunan Ömer Özdal Ağabey’in de bu konuda sorumluluk almasını istiyorum” dedim. Ömer Ağabey de bu isteğime olumlu yanıt verdi. Ha unutmadan bir not daha düşmeliyim. Ankara’dan İskenderun’a gelirken Ömer Ağabey, 1968 kuşağından arkadaşı Zafer Kutlu’yla da görüşmek istediğini söylemişti. O aracı sürerken ben Zafer Bey’i arayıp konuştum. İskenderun’da olduğunu ve görüşebileceğimizi söyledi.  Biz kahvaltıdan sonra onunla buluşmayı hedefliyorduk, o sürpriz yapıp aramıza katıldı. Onlar kucaklaşırken fotoğraflarını çekmek de bana düştü. Konuşmasında bize teşekkür etti ve gazeteye desteğinin devam edeceğini belirtti.  

Kahvaltıdan sonra dışarıya çıkıp toplu fotoğraflar çekindik. Benim çektiğim fotoğrafları AYNA whatsapp grubunda paylaştım. Mehmet Çağlar da sağ olsun gönderdi çektiklerini. Tek tek arkadaşlarla kucaklaştık, Akın’ı büroya araçla götürmeyi önerdik, kabul etmedi. Dirençle işlerini yapmayı önemsemesini takdirle karşıladık ve israr etmedik. Kahvaltı da onun için gazetenin “belkemiği” dediğimde itiraz etmişti, Sadet dostumuz da beni desteklemişti. Yerel gazeteler böylesine özverili çalışan insanlar sayesinde yayınlanmaya devam ediyor. Onlara desteğimizi her açıdan sürdürmek, bizlerin boyun borcudur.  Bunun gereği olarak gazeteye söyleşilerle katkıda bulunmak üzere ilk adımı attım ve Almanya’da veteriner hekimlik yapan Samandağlı dostum Mehmet Eryılmaz’a sorularımı gönderdim. Gazete okurları umarım bu söyleşiden oldukça yararlanacaklardır. Ardından da Dr. Halil Atılgan’ın Aratos Yayınevi tarafından yayınlanan “Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri” üzerine söyleşmeyi planlıyorum.

Ses Gazetemize bugüne kadar emek verenleri selamladığımız gibi bundan sonra da yazar ve gazeteci kadrosuna katılacaklara verimli üretkenlik diliyoruz. Yolumuz hep açık olsun...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —