19 Mart’tan bu yana kamuoyunun kafası karışık. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Diploması iptal edildi. Ardından ilçe belediye başkanları, bazı meclis üyeleri, ardından bazı büyükşehir belediye başkanları tutuklandı. Hepsi de CHP’liydi. Henüz iddianame yok. Medyanın bazı kalemleri tarafından birtakım iddialar ortaya atılıyor. Bunlar söylentiden öteye gitmiyor. Ergenekon, Balyoz yargılamaları esnasında tanık olduğumuz algı oyunlarının benzeri sahneleniyor.
CHP kesintisiz miting ve eylem kararı alıyor. Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan ediyor. Anketlerde birinci parti olduğunu iddia ediyor.
AKP, konunun hiçbir tarafında olmadığını, meselenin CHP içindeki çekişme olduğunu iddia ediyor.
MHP, yargı sürecinin tamamlanması gerektiğini, biraz da hızlanması gerektiğini en yetkili isimleriyle telkin ediyor.
Kamuoyunun önemli bir kesimi (%69) yargılamaların siyasi olduğunu düşünüyor. Yöneltilen suçlamaların sadece muhalefeti mahkeme önüne çıkardığını, iktidara ilişilmediğini, “bana yasal, sana yasak” söyleminin vücut bulduğunu düşünüyor.
Şimdilerde de CHP’ye yapılan bu operasyonun devlet operasyonu olduğu yazılıp çiziliyor.
Biz de soruyoruz: Neden?
CHP ayrılıkçı bir parti mi?
Anayasada belirtilen ilkelere aykırı bir gündemi mi var?
Ulusal çıkarlara aykırı bir dış politikası mı var?
Ülkeyi bölmek gibi gizli bir gündemi mi var?
İçinde ulusal güvenliği tehdit edebilecek kişiler ve kurumlar mı yuvalanmış?
Bu ve benzeri soruların hiçbirinin ciddi bir yanıtı yok medyada. Doğal olarak bu söylem de havada kalıyor. İktidara alternatif bir muhalefetin istenmediği ve bu nedenle muhalefetin zayıflatılmak istendiği çıkarımı her geçen gün taraftar kazanıyor.