Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 2023-2024 eğitim öğretim döneminin başlamasının ardından 'Eğitimin Durumu' raporunu açıkladı. Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, eğitimdeki eksikliklere değindi, deprem bölgesindeki koşulları değerlendirdi.
Derinleşen ekonomik kriz, hız kesmeden devam eden zamlar, enflasyonun hızla artması, hayat pahalılığı ve satın alım gücünün gün geçtikçe düşmesinin eğitim öğretim hayatına yansımalarını da verilerle paylaşan Mustafa Ünsal, paylaştığı raporla deprem bölgesindeki koşulları da inceledi.
EĞİTİM SİSTEMİ DE ENKAZ ALTINDA…
Deprem nedeniyle eğitimden uzak kalan öğrencilere ve öğretmenlere dikkat çeken Ünsal, depremin olumsuz etkilerinin halen daha devam ettiğini söyledi. Ünsal, “Deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmının depremden zarar görmüş, can veya mal kayıpları meydana geldi. Yaşanan depremler sonucunda sadece yapılar değil, eğitim sistemi de büyük ölçüde enkaz altında kalmıştır. Resmi verilere göre depremden etkilenen illerde örgün, yaygın eğitim ve barınma hizmetleri dahil 5 bin 24 özel öğretim kurumunda 555 bin 938 öğrenci/kursiyer faydalanmıştır. Deprem bölgesindeki 16 üniversitede yaklaşık 380 bin öğrenci ile 45 bin akademik ve idari personel eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmiştir” dedi.
DEPREM SONRASI UZAKLAŞAN ÖĞRENCİ İÇİN ÖNLEM GEREKİYOR
Ünsal, 2021-22 öğretim yılı verilerine göre deprem bölgesinde 5-17 yaş grubunda yaklaşık 203 bin 483 çocuğun eğitim dışında kaldığını vurguladı. Araştırmaların okulla bağı zayıflayan çocukların, afet sonrasında da eğitime dönmeme olasılığının arttığına dikkat çektiğini aktaran Ünsal, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: “Doğal afetler eğitim hakkının ihlaline yol açabilirken, nitelikli eğitim hakkına erişimdeki engeller nedeniyle çocukların ihmal, istismar ve şiddet riskleriyle karşı karşıya kalma riski bulunmaktadır. Deprem sürecinde okulların bir kısmı kademeli olarak açılırken, bazıları hiç açılmamış, çocukların okula devam etmesi bir ihtiyaç olarak görülmemiştir. Nakilleri yapılan çocuklar için ciddi bir psikolojik destek süreci sağlanmadığından dolayı çocuklar, okullara uyum sorunu yaşamış ve eğitim sürecine katılamamışlardır. Benzer bir durumun 2023/’24 eğitim öğretim yılı başında da yaşanmaması için gerekli önlemler alınmamıştır."
ÇOÇUK İŞÇİLİĞİ VE MÜLTECİ ÇOCUKLARA DİKKAT ÇEKTİ
Deprem bölgelerinde çocuklara sunulması gereken uzun süreli psikolojik destek konusunda yetersizliklere de işaret eden Ünsal, artan çocuk işçiliği ve mülteci çocukların depremle birlikte eğitime erişiminde artan sıkıntıları ise şöyle değerlendirdi: “Bir diğer boyutuyla mülteci çocukların deprem sürecini değerlendirmek önemlidir. Bu çocuklar eğitime erişim konusunda sıkıtılar yaşayan çocuklarken afet sonrası eğitim haklarındaki bu kısıtlılık giderek artmıştır. Kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismar vakaları artmış, afet sonrası çocuk işçiliğin artması eğitime erişimi büyük ölçüde engellemiştir. Eğitime ayrılan bütçenin çok düşük seviyede olması, okulların eğitim öğretime hazır olmaması, telafi edici somut bir politikanın olmaması, barınma ve beslenme sorunlarının devam etmesi, çocukların sağlıklı yaşama hakkının bulunmaması aslında eğitim süreci açısından bu dönem çok daha karanlık bir tabloya sahip olduğumuzu göstermektedir.”
Deprem bölgesinde kalan öğrencilerin hem psikososyal açıdan yoğun desteğe hem de uygun ders çalışma ortamlarına ihtiyaçları olduğunu belirten Ünsal, ders çalışma ortamlarının sağlanmasının yanı sıra öğrencilere yönelik rehberlik faaliyetlerinin yaygın ve düzenli yürütülmesinin önemli olduğunu ifade etti. Ünsal, “Eğitim sürecinde sekteye uğrayacak bir dönemin eğitim hayatının tamamına etki etmesi kaçınılmazdır. Deprem bölgesinde eğitim öğretimin sağlıklı ve güvenli ortamlarda sürdürülmesi için adımlar atılırken, öğrencilere ders çalışma ve etüt ortamlarının oluşturulması, bu ortamların profesyonel kişilerce koordine edilmesi ve depremden etkilenen öğrencilerin yakından takip edilmesi gerekmektedir” değerlendirmesini yaptı.
PARASIZ EĞİTİM TALEBİNİ HATIRLATTI
“Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirmenin tek yolu, herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanmasının sağlanmasıdır” diyen Ünsal, bu temel koşulun ise ancak eğitim harcamalarının tamamı devlet tarafından karşılanması, bütün eğitim kademelerinde öğrencilere ücretsiz yemek hizmeti sunulması ile sağlanabileceğini belirtti.
“EĞİTİME ERİŞİM BİR HAKTIR”
Ünsal, şu görüşleri aktardı: “Kamusal eğitim, siyasal iktidarın ve bir bütün olarak devletin ekonomik ve demokratik talepleri karşılaması için zorlandığı, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını ifade eden bir kavramdır. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir. Türkiye’deki bütün eğitim kurumları, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamaları nedeniyle gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırılmıştır. İktidarın eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında uyguladığı baskı, şiddet ve dayatmacı uygulamalar, laik eğitime, eşit, özgür ve demokratik yaşama karşı açık bir meydan okumanın yaşandığını göstermektedir. Okullarda verilen eğitimin içerik bakımından dini değil, bilimsel esaslara dayalı olması, eğitimin gerçek anlamda laik ve demokratik bir yapıda örgütlenmesi için tüm emek ve demokrasi güçleriyle birlikte mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55